Bugün birçok şirket ortağı yanlış bir bakış açısı ile kurdukları şirkette diledikleri gibi para alışverişi yapabilecekleri düşüncesindedir. Şirketin ayrı bir kişiliğe, bu şirketin % 100 paylarına sahip kişinin ise ayrı bir kişiliği bulunduğunu dikkate almadan şirketi şahıs işletmesi gibi işletme arzusu özellikle Ortaklar Cari Hesaplarının kullanılmasına yol açmakta ve bu da özellikle Vergi Kanunlarımız açısından büyük sakıncalar doğurmaktadır.
Oysa Ortaklar Cari Hesabı kullanılırken, ortaklar tarafından şirkete borçlanılırken ya da alacaklandırılır İken yurdumuzda ticari hayatın bir kanun çerçevesinde işlediğini Kurumlar Vergisi Kanunundaki ve Türk Ticaret Kanunundaki konu ile ilgili hükümleri bir arada düşünmek, değerlendirmek ve buna göre hareket etmek gerektiğini unutmamak gerekir.Bu konuda meslek mensupları olarak çok zorlanmakta ve firmalar bu durumu bir türlü kabullenmemektedirler.
Türk Ticaret Kanunu Açısından;Türk Ticaret Kanununun 358.maddesinde bulunan Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz. Hükümlerine göre pay sahipleri, şirketin serbest yedek akçelerinin ve kârının toplamı geçmiş yıl zararlarını karşılayan bir durumda ise şirkete borçlanabileceklerdir. Bu maddede şirkete borçlanmanın söz konusu şartlar dahilinde ne miktarda olacağı, sınırının ne olacağı belirtilmemektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunumuz Açısından;5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’muzun Örtülü Sermaye Başlıklı 12/1. Maddesine göre Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.
Ayrıca, gene 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’muzun; Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. Hükmü bulunmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’muzun 13/3 fıkrasında, emsallere uygunluk ilkesinin tanımı yapılarak emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, şirket ortakları ilişkili kişi kapsamında olduğundan, şirketin ortaklarından olan alacaklarına uygulanan faizin emsallere uygun olması gerekmektedir. Söz konusu emsal faiz oranı 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yapılan açıklamalara göre belirlenecektir.
Bu çerçevede, şirketinizin ortaklarından olan alacaklarına emsallere uygun bir faiz uygulanması ve aylık dönemler itibariyle ortaklara fatura edilen bu faiz tutarlarının tahakkuk esası gereği kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanunumuz Açısından;3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunumuz 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ve maddede sayılan işlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 1 inci bentte, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olacağı belirtilmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunumuz 2 ve 3 üncü maddelerinde teslim ve teslim sayılan haller, 4 ve 5 inci maddelerinde de, hizmet ve hizmet sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerin hizmet sayılacağı düzenlenmiştir.
Şirketin ortakları şirketten para kullanıyor ise , varsa şirketin kullandığı kredi faiz oranı’nda yoksa, KDVK’nun 27.maddesine göre hesaplanacak emsal faiz oranı dikkate alınarak adat faizi hesaplanmalıdır. Hesaplanan faiz üzerinden %18 KDV hesaplanmalı ve parayı kullanan şirket ortağına fatura etmelidir.
ŞİRKET ORTAKLARI BUNUN FARKINA ERKEN VARMALI VE GEREĞİNE UYGUN OLARAK DAVRANMALARI FAYDALARINA OLACAKTIR…..