Dikkat ederseniz son ekonomik tedbirlerin hiç biri beklenen etkiyi göstermediği gibi, yatırımcı tarafından, hiç ilgi görmüyor.
Para politikası ile ekonomik krize çözüm bulma uygulaması maalesef gerçek bir ekonomik tedbir olmadığı için dikiş tutmuyor.
Paraya ihtiyacı olan, yani döviz ihtiyacı olan ve sürekli borç para ile ekonomisini çevirmeye çalışan, bir ülke, aynı zamanda bu parayı gerekli ve gelişme, kalkınma yönünde harcamayan…
Dışarıdan alınan yüksek faizli borç paralarla, israf ederek, savurgan davranmak, yapılan sözde yatırımların tamamında vurgun ve savurganlık, rüşvet ve yandaş memnuniyeti olan harcamalar!
Bu kredilerle gelen dövizlerin yine bir avuç insan tarafından yurt dışına kaçırılması, bu paraların yurt dışında emlak yatırımlarına yönlendirilmesi!
Devletin yüksek teknolojili yatırımların ise emanetçi kişiler tarafından talan edilerek zarar uğratılması, bu sözde teknoloji yatırımlarının ise sadece hayal üreten tesisler olması…
İşte tüm bu saydıklarımız nedenler daha sayamadığımız birçok savurganlıklar nedeniyle, ekonomik tedbirler maalesef hiçbir işe yaramıyor.
KKM yılbaşında çıkarılan ve adına Kur Korumalı Mevduat denilen tedbir ve önlem paketinin sadece hazineye maliyet ve daha çok enflasyonun artmasına neden olduğu gibi, bu önleminde de döviz kuru yükselişini durduramadığı…
Bu uygulama ile yüzlerce yatırımcı yüksek faiz ve kura karşı koruma almasına rağmen, enflasyona karşı yine de zararda olduğu anlaşılınca, bu sistemden de çıkışlar başladı.
Son günlerde hızla yükselme eğilimine giren, döviz kurlarına karşı hükümetin elinde hiçbir akıllıca tedbir olmadığı görülüyor!
Aldığı tedbirlerden anlaşıldığı gibi, döviz kuru yükselişi için daha önce kriz dönemlerinde uygulanan bazı önlemleri almaya çalışmaları, iktidarın ve sarayın yeni bir enstrüman bulamayışını gösteriyor!
Daha önce GOS olan yani gelir ortaklığı senetlerinin adını değiştirerek, ona GES denilmesi işin aslını değiştirmeyeceği ortada…
Bu sistem eşeği boyayarak piyasaya yeniden yeni bir hayvanmış gibi satmaya çalışmaya benzer, bu çalışmaları ise piyasadaki yatırımcıyı değil kendilerini ancak aldatabileceklerini gösteriyor!
Nedeni ise piyasada zaten devlete ve onun tedbirlerine güven kalmaması, dışarıda 800 üzerine çıkan kredi sigorta bedeli, içeride de maalesef bu oran yüzde 1000 üzerine çıkmıştır.
Bu gün bu saçma önlemler yüzünden borçlanma sigortası yüzde sekiz reel borçlanma faizi ise dolar bazında yüzde 12’lere varan bir ülke ekonomisini para politikaları ile düzeltmesi mümkün mü?
Bu ekonomi bu çılgınlık, bu bozukluk hiçbir para politikası ile düzelmez, enflasyona önlem alınmadığı sürece döviz kurlarının düşmesi mümkün değildir.
Güven oluşmadığı sürece, Türk Lirasına geçiş imkânsız, bu şartlarda yani merkez bankasına müdahaleler ile sürekli maliyeti artan döviz borç bulma belli süreye kadar imkansız hale gelecektir.
Tek çare; yönetemiyorsan, bırakıp gitmek, bilmiyorsan, ehil ellere teslim etmek, aciz kaldınsa teslim olmak, bu da olmuyorsa, hep beraber batıp gitmek.