Bu gün 1 Mayıs, eneği sömürülen ve çalışıp emek harcayan her kesin bayramı 1 Mayıs, emekçilerin sömürü çarkından kurtuluşu için dayanışma günü 1 Mayıs…
Özellikle emperyalizme karşı mücadele veren sosyalist ve Komünist düşünceye sahip olan kişilerin bir dayanışma günü olan bu gün için çeşitli tarihi olaylar yaşanmıştır.
Özellikle kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele veren Proleter sınıfın temsilcileri, tarih boyunca birçok katliam ve cinayetlere kurban gitmişlerdir, hepsini saygı ile anıyoruz.
Ülkemizde ve Dünya ülkelerinde, işçi sınıfı olarak tanımlanan Proleter sınıf, verdiği siyasi ve emeğe dayalı mücadeleleri günümüze kadar, sürmüştür.
Ülkemizde 1 Mayıs tarihi süreci şöyle olmuştur; “Osmanlı Devleti döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik'ti ve 1911 yılında burada tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi düzenleyerek bu günü kutladılar. 1912 yılında İstanbul'da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edildi.”
“1924'te hükûmet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı.
1925'te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi bayramını kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu.
1935 yılında 1 Mayıs'a "Bahar Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi.[2]
1976 yılında uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması Taksim'de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından gerçekleştirildi.
1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı'nda yüz binlerce kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Fakat kutlamalar sona ermek üzereyken, DİSK tarafından toplantıya katılımı reddedilen Maocu grupların Saraçhane tarafından Taksim'e ulaştıklarında karşılarına çıkan DİSK güvenlik görevlilerine ateş açmasıyla başlayan ve ardından tüm Taksim Meydanı'nı kaplayan silah sesleri ve meydandaki kalabalığın üzerine sürülen polis panzerleri büyük bir izdihama neden olup çok sayıda kişi yaralandı, çoğu Kazanı yokuşu başındaki kamyonun önünde ezilme sonucu olmak üzere, 34 kişi öldü. Bu nedenle 1977 yılındaki 1 Mayıs, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti. Bunun ardından, askeri darbe hazırlığı yapıldığı Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından Başbakan Süleyman Demirel'e rapor edilince, Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun derhal re'sen emekliye sevk edildi.
1978'de yüz binlerce kişi tarafından Taksim Meydanı'nda kutlandı.
1979'da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul'da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Buna rağmen İstanbul sokaklarında binlere ulaşan rakamlarla korsan 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.
1980'de 1 Mayıs kutlaması ancak Mersin'de yapılabildi.”
Dünya da 1 Mayıs olayları şöyle gelişiyordu…
“XIX. yüzyılın sonlarında tüm dünyada başlayan sanayi devrimi işçi ordularının oluşmasına neden oldu. Fabrikalar harıl harıl işliyor, kadınlar, erkekler ve hatta çocuklar günde 14-15 saat aralıksız, çok az bir ücrete adeta köle gibi çalıştırılıyordu.
Hükümetler, iş yeri güvenliğini, sağlık koşullarını, örgütlenmeyi ve grev gibi en temel hakları bile kalkınmanın devam etmesi için gözardı ediyorlardı.
Bu duruma son verilmesi gerekmekteydi. İlk kıvılcım Avustralyalı işçilerden geldi.
1856’da, sekiz saatlik iş günü hakkını elde etmek için ilk kitlesel greve imza attılar. Grev sırasında toplantılar, gösteriler ve eğlenceler de düzenlendi.
Fabrika ve atölyelerin "köleleri" ilk defa seslerini duyuruyordu. İşçiler ellerindeki gücün farkına varıyor, patronlar bu uyanışı kırmak için yollar arıyordu.
Ülkedeki bu ilk grev o kadar başarılı oldu ki her yıl kutlanmasına karar verildi.
Avustralya’da oluşan dalga diğer ülkelere de kısa sürede ulaştı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Fakat hükümet ve işverenler bu grevi sert bir şekilde bastırdı.
Boston’da 40 bin işçinin üzerine patronlar tarafından kiralanmış sokak çeteleri salındı. Grevden sonra işten atmalar arttı, işçiler mahkemeye verildi ve 8’i idam cezasına çarptırıldı.
Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım
Albert Persons
Özür dilemesi halinde idamdan kurtulacağı sözü verilen Albert Persons adındaki işçi mahkemede söylediği şu cümle ile tarihe geçti: “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım”