USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BENİM BABAM

26-03-2025

İnsan hayata gözlerini anne kucağında açıyor olsa da sonraki hayat serüveninde insanı ayakta tutan hayata bağlayan babadır. Baba candır. Baba kış mevsiminde içimizde açan bir bahar, Yazın da gölgesinde serinlediğimiz bir çınardır. Yazmak anlatmak çok zor gelse de size yakın zamanda kaybettiğim, canımdan çok sevdiğim babamdan bahsetmek istiyorum… 

Bir adam düşünün ki 1962 yılında otoriter bir babanın evladı olarak dünyaya gelmiş, teknolojik araç iletişim ve ulaşımın neredeyse hiç olmadığı, bütün çalışmanın ve üretimin insan gücüne dayandığı bir zamanda kendini hayatın zorluklarıyla mücadelede bulmuştur.

Yatılı olarak başladığı ilkokulu başarıyla bitirmiş, çalışkanlığı herkesin dikkatini çekmiştir. Sonraki süreçte eğitim hayatına devam etmek istese de o günün şartlarında babasının köy işleri eğitiminden daha zaruri görülmüş ve babasının direktifiyle hayat okuluna başlamıştır. Okulu bırakıp köy işlerini yaparken bile okumaya olan merakı onu bazı sınavlara girmesine engel olamamış ve girdiği her imtihandan başarıyla ayrılmıştır.

Mardin Kızıltepe'de memurluğa atanmış ancak yine baba talimatıyla memurluğu bırakıp köy işlerinin başına geçecek, kardeşlerine ağabeylik yapacak ve traktörün lüks olduğu yıllarda Gercüş’ün köylerinde traktör ile gece gündüz demeden taşıma nakliye ve ağır köy işlerine girecektir. Bu ahval ve şerait içinde o günün zorlu şartlarında öyle bir adam düşünün ki, masa başında memur hayatı gibi rahat bir hayat ve yaşam sürebilecekken, baba sözünü yerde bırakmamış, kendi rahatını hiç düşünmemiş ve kendi yaşamını ailesinin yaşamına adamıştır.

Zorlukların ve imkânsızlıkların had safhada olduğu bir süreçte 80’li yılların Türkiye’sinde Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Batman İl’inde, Gercüş ilçesinin Hisar Beldesinin Ekinli Mezrasında kardeşlerinin büyüğü olarak kendi imkân ve olanaklarıyla çeşitli ticaretler ve çalışmalara girmiş, çalışkanlığı ve girişkenliğinin yanı sıra benimsediği ve her şeyden çok önemsediği dürüstlük ilkesi ile her ortamda takdir ve beğeniyle anılmıştır.

Bu minvalde bir adam düşünün ki ticaret hayatında beraber çalıştığı ortaklarından ayrıldığı vakit, kişiliğinden dürüstlüğünden etkilenen ortakları arkasından gözyaşı dökmüş ve ondan ayrılacakları için büyük bir üzüntü yaşamışlardır.

Bir adam düşünün ki hayatı boyunca kendi emek ve alın terinin karşılığından başka kimseden bir beklentiye girmemiş, kimseye yük olmamış, dünyalık menfaat ve saltanatlar için hiç kimseye eğilmemiş, el etek öpmemiştir. Hayatı hep kendi doğrularıyla yaşamış, her zaman için haklının yanında haksızın da karşısında durmayı kendine ilke edinmiştir.

Bir adam düşünün ki, siyaseti hiç sevmez ve siyaseti de hiç bilmezdi. Ama söz konusu bir meseleyi bir hadiseyi çözmeye gelince bir siyasetçiden daha etkin ve bir liderden de daha muteberdi.

Bir adam düşünün ki, pedagoji nedir hiç bilmez ama duruşu ders verir, bakışı nasihat dağıtır bir öğretmenden daha öğretmen bir bilginden de daha bilgindi.

Saygıya sevgiye önem verir haramdan uzak durur, haramdan uzak durmayı çocuklarına ve akrabalarına da sürekli telkin ederdi.

Bir adam düşünün ki, Dinci Partici değildi ama dinini çok iyi yaşardı. Söylemlerinden çok eylemleriyle insandı. İbadetlerini iyiliklerini gizli tutar gösterişi hiç sevmezdi. Beğenilmek ve övülmek uğruna hiçbir işe girişmezdi.  Kul hakkına riayet eder, ahlâkı öğretirdi. Aza kanaat eder, bir helal lokmayı yüz bin harama yeğlerdi.

Çevresi geniş Kuyumcu bir adam düşünün ki; müşteri ve akrabaları tarafından yanına bırakılmış onca emanet para döviz ve altına rağmen, “emanete hıyanet edemem” hassasiyeti ile hiçbir emanet parayı ticarete koymamış, faize bulaşırım korkusuyla dükkânına pos cihazı almamıştır.

İnancı kök salmış bir adam düşünün ki hayatta iken dönemin hastalıklarından kaynaklı 7 tane çocuğunu kendi eliyle toprağa vermiş ve kendisi de yıllarca kronik bir hastalığın pençesinde mücadele ederken bir an olsun isyana düşmemiş, çektiklerini musibet değil nimet olarak görmüş, Allaha olan bağlılığını her zaman için sabır ve şükür ile eda etmiştir.

Hakkın hakikatin simgesi bir adam düşünün ki, Ruhunu rahmana teslim etmeden bir ay evvel bu diyardan göç edeceğini sezmiş ve bunu defalarca yakın akrabalarına istem dışı da olsa söylemiştir. Hakka yürüyeceği günün akşamı kardeşleri çocukları ve bütün torunlarını iftar yemeğine davet etmiş, iftar yemeğinden bir saat sonra ailesine ve akrabalarına veda edercesine mübarek bir ramazan gecesinde sevdiklerinin avuçları arasında ruhunu Allaha teslim etmiştir…

Seni kaybetmenin üzüntüsünü mü, vuslata ermenin sevincini mi  yaşasam..?  Bilemiyorum, karar veremiyorum BABAM…  Sana layık bir evlat olma yolunda, kararmış bulutlara inat, gökyüzünde hep parlayan yıldızım olacaksın BABAM…

Çocukluğum, masumiyetim, en yumuşak yerim, en zayıf halim, en güçlü yanım, sen benim bu genç yaşımın en derin yarasısın BABAM… Yarım kalan gülüşlerimde hep seni hatırlıyor olacam…

Seninle yaşayıp kokuna doyamadığım güzel anılarımın keşkelerini hep içimde saklıyacam. Bir yola çıkacak olsam bir işe girişecek olsam yine sen olacaksın benim PUSULAM…

Gözlerimizin baktığı yerlerde seni göremesek de kalbimizin attığı her yerde her an bizimle olacaksın BABAM…

Sen benim bu hayatta okuduğum en güzel kitap ve bu kitaptan çıkardığım en güzel ANLAM’ım sen benim hiçbir dilde yazılamayan, tasviri imkânsız olan KAHRAMANIM’sın BABAM…

Göçmen kuşların diyarı, masmavi semanın ummansız bir denizidir benim BABAM…!

Bizi yetiştirirken döktüğün terin her damlası sana Cennet’te ırmak olsun BABAM…

Bana öğrettiğin değerlerle yaşamaya çalışacam. Seni çok arayacam, seni çok özleyecem… Rüzgarlar senin kokunu bana getirir diye köyümüzde, tarlamızda, bastığın her toprakta seni hep arıyor olacam.

Biz senden razıydık, inşallah sen de bizden razı olacan.

Sana layık bir evlat olma umuduyla…

Ruhun şad olsun, Bayramın mübarek olsun benim güzel BABAM…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?