EKONOMİK PROGRAM VE EVİMİZİN İÇİ...

Mehmet Cevat Kerem
Mehmet Cevat Kerem

Mehmet Cevat Kerem

EKONOMİK PROGRAM VE EVİMİZİN İÇİ...
26-01-2025

Türkiye’de ekonomik anlamda yaşanan sıkıntıları gidermek adına defalarca merkez bankası başkanları ile maliye bakanları sık sık değiştirildi.

Ekonomik programlar hazırlandı.

En son sayın Mehmet Şimşek ekonominin başına tekrar getirilerek yeni ekonomik program açıklandı.

Programdaki asıl amaç, Türkiye ekonomisinde artan bütçe açıkları düşürmek ve kamu kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak ve vergi gelirlerini artırmak olmuştur.

Vergi gelirlerini arttırmak adına son aylarda Maliye Bakanlığı denetim ve vergi toplama süreçlerini sıkılaştırarak gelir artırmaya yönelik adımlar attığı gözlemlenmektedir. Ancak, sadece vergi denetimleri yoluyla gelir artırmak uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm olmaktan uzaktır. Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözmek ve kamu maliyesinde sürdürülebilirliği sağlamak için kamu kaynaklarının yönetimi, israfın önlenmesi ve kamu kuruluşlarının kârlı hale getirilmesi kritik öneme sahiptir. Örneğin yeni ABD başkanı vergi oranlarını düşüreceğini ilan etmişken ülkemizde özel sektör üzerindeki vergi yükünü artırmak nasıl bir fayda verebilecektir?

Lüks kamu harcamaları, gereksiz projeler ve verimsiz işletilen kamu kurumları, devlet bütçesine ciddi bir yük getirmektedir. Kamu israfının azaltılması, sadece mali disiplini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumun devlete olan güvenini artıracaktır.

En başta şu paralı köprü-havaalanları-hastaneler ve yolların taahhütleri olduğu ve kamudaki Lüks, büyük organizasyon masrafları ve şatafatlı protokol harcamaları, kamu kaynakları israf edildiği  sürece dikiş tutmak mümkün olmayacaktır.

En kangren olan konulardan bir tanesi de, devasa kamu kuruluşunun varlık fonuna aktarılması sonrasında bu kuruluşların büyük zararlar açıklamış olmalarından da kaynaklanmaktadır.

2016 yılında Türkiye Varlık Fonu’nun kurulmasıyla birlikte kamuya ait stratejik öneme sahip birçok kurum, fonun çatısı altına alınmıştır. Ancak, Varlık Fonu’nun denetim mekanizmalarından büyük ölçüde muaf tutulması, kamu kaynaklarının nasıl yönetildiğine dair ciddi soru işaretleri doğurmuştur.

Fonun Sayıştay denetimi dışında kalması, şeffaflık ilkesine aykırı bir durum oluşturmakta ve halkın vergilerinin nasıl harcandığına dair güven kaybına yol açmaktadır.

Türkiye ekonomisinin düzeltilmesi ve kamu açıklarının azaltılması için;

Zarar eden kamu şirketlerinin neden zarar ettiği detaylı bir şekilde analiz edilmeli ve şirketlerin profesyonel ve liyakate dayalı yönetim ilkeleriyle yönetilmesi sağlanmalıdır. YAP-İŞLET yöntemi ile yapılmış tüm projelerin maliyetleri hesaplanıp tamamı devletleştirilmeleri sağlanmalıdır.

 Gereksiz harcamalar ve kaynak israfları minimize edilmeli, şeffaflık ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi sağlanmalıdır. En önemlisi Varlık Fonu, Sayıştay denetimine açık hale getirilmeli ve fonun harcamaları düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Vergi tabanı genişletilmeli, ancak bu süreçte ekonomik olarak zor durumda olan kesimler daha fazla yük altına sokulmamalıdır. Ayrıca kamu kaynaklarının hangi alanlara yönlendirileceği iyi planlanmalı, stratejik öneme sahip projelere öncelik verilmelidir.

İşin özü; Türkiye’nin ekonomik sıkıntılarının aşılması ve bütçe açıklarının azaltılması için özel sektör ve vatandaşa yüklenmesinden önce, kamu kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak ve şeffaflık ilkesinin güçlendirilmesi kritik öneme sahiptir. Varlık Fonu gibi mekanizmalar denetim kapsamına alınmalı, zarar eden kamu şirketlerinin durumu detaylı bir şekilde incelenmeli ve gerekli reformlar gerçekleştirilmelidir.

 Maliye Bakanlığı’nın gelir artırıcı tedbirleri sadece özel sektöre gözünü dikerek karşılamaya çalışması zor durumda olan firmaları daha kötü hale getirecektir. Yani maliye gözünü dışarıya dikeceğine birazda kendi evinin içine bakması daha iyi olacaktır.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?