Programda İsveç’te Kuran-ı Kerime yapılan saldırılar, başörtüsü özgürlüğü ve aileyi korumaya yönelik anayasa değişikliği teklifi ve Altılı masanın son toplantısı konuşuldu.
Batmanlı Hemşerimiz AK Parti MKYK Üyesi Av. Murat Çiçek yaptığı TRT Radyo 1’de yaptığı açıklamalarda “Provokasyon ve haysiyetsiz saldırının yapılacağı önceden deklare edilip tüm İslam Aleminin tepkisini çekmesine rağmen maalesef İsveç makamları buna izin verdi. Üstelik bu çirkin saldırıyı ifade hürriyeti olarak tanımlamaya kalkıştılar. Oysaki İnsan hakları teorisinde bir özgürlüğün doğal sınırı başkalarının özgürlüklerini ihlal etmemektir. Batı Dünyası Müslümanları bundan beri tutmaktadır. Eğer ihlal edilen özgürlük Müslümanın özgürlüğü ise kendilerinde sınırsız hak görürler. Böylece Batı Dünyasının ikiyüzlü insan hakları anlayışları açığa çıkar” dedi.
Program devamında Altılı Masanın 11. Toplantısına da değinen Çiçek “Altılı masa dediğimiz oluşum tabii yani doğal bir oluşum değil. Dolayısıyla ilkesel bir tutum etrafında birleşmekten çok çıkar odaklı bir oluşum izlenimi veriyor. Buradaki temel amaç “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” mantığına dayanıyor. Böylesi bir oluşumdan Türkiye’ye hayır gelmez. Eski Türkiye’ye dair köhnemiş ne kadar şey varsa onun özlemi ile yanıp tutuşuyorlar. İstikrarsız koalisyon yönetimlerine özlemle yeniden parlamenter sisteme dönüş vaadinde bulunuyorlar. Ancak yine kendileri ile çelişip makam ve mevkileri Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre paylaşıyorlar. Her biri Cumhurbaşkanlığı yardımcılığından tutun da bakanlıklara ve genel müdürlüklere kadar pazarlık yapıyorlar. Böylesi bir yapı küresel güç olma yolunda büyük mesafeler katetmiş Türkiye’yi her anlamda geriye götürmek iddiasından başka bir şey değildir” dedi.
Programda ayrıca Başörtüsü özgürlüğü ve ailenin korunmasına dair anayasa değişikliğine değinen Çiçek, Altılı Masanın teklifi desteklememekle samimiyetsiz olduğunu belirterek “Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de başörtüsü yasakları ve yaşanan zulümler CHP zihniyeti ve ortak hareket ettikleri vesayet odaklarının ürünüydü. CHP’nin bu konuda ciddi bir sabıkası var ve güven vermiyor. Başörtüsü AK Parti döneminde ve Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde her türlü serbestliğe kavuştu. Artık gündemden kalkarak ciddi bir toplumsal ferahlama yaşandı. Başörtüsüne dair tüm travmalar unutulmaya başlamışken Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin bu konudaki sabıkasını silmek, bu konuda siyasi rant elde etmek uğruna durup dururken başörtüsüne serbestlik sağlayacağı vaadiyle yasal güvence önerdi. Oysa hepimiz biliyoruz ki bugün çıkarılan bir yasa(kanun) yarın öbür gün başka bir yasayla tekrar kaldırılabilir. Bunun üzerine Cumhurbaşkanımız eğer samimi iseniz buyurun anayasal güvence getirip sorunu kökten çözelim dedi. Ancak ne hikmetse altılı masa teklifteki bir ibareyi bahane ederek destek vermedi. Buradaki samimiyetsizlik bir kez daha ortaya çıkmış oldu” İfadelerini kullandı.
Aileyi korumaya yönelik Anayasa teklifini de değerlendiren Çiçek “Biliyorsunuz insanın fıtri özelliklerine ters düşen ve Allah’ın emirlerine karşı gelen sapkın yapılar tüm dünya siyasetini, sanatını ve pek çok platformu esir almış durumdalar. Bugün bütün dünya bu sapkın oluşumların kötü propagandasına maruz kalıyor. Burada toplumun temel yapı taşı olan aile ve nesillerimiz ciddi bir tehdit altında. Hükümetimiz tüm dünyayı etkisi altına alan bu tehlikeye karşı aileyi koruyan anayasal bir önlem almak istiyor. Ancak CHP ve HDP’nin bu sapkın yapıları destekleyen açık beyanları var. Altılı masanın diğer bileşenleri ise kendilerine destek veren Küresel Güçleri küstürmemek adına bu sapkın yapılara karşı ses çıkaramıyorlar. Çünkü bu sapkın yapılar aynı zamanda küresel çetelerin içerisinde ciddi yer ediniyorlar. Dolayısıyla hazin bir şekilde altılı masa bileşenleri aileyi ve gelecek nesillerimizi korumaya ilişkin atılan bu tarihi adımı desteklememe kararı aldılar. Bu tutumun bedelini milletimiz elbette sandıkta ödetecektir” dedi.