4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklama yapan Batman Halk Sağlığı Müdürü Dr. Vecheddin Acar, kanserin dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi olduğunu söyleyerek, kanserin yüzde 90 çevresel, yüzde 10 ise genetik faktörlere bağlı oluştuğuna dikkat çekti. Kanserin bireylerde maddi ve manevi kayıplara yol açtığını belirten Acar: “Kanser, toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açmaktadır. Bunun yanı sıra kanserin önemli bir kısmının önlenebilir olması bu konuya verilen önemin de giderek artmasına yol açmıştır. 2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Sağlık Toplantısı’nda ‘Dünya Kanser Bildirge’si yayınlanmış ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulanmıştır. Bu bildirgeye göre ana hedef ‘Kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı alanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması’ olarak belirlenmiştir.” dedi. | Devamı Sayfa ,,,’te
“Kanser giderek artan bir sağlık problemidir”
“Kanser önlenebilir bir hastalıktır”
4 Şubat Dünya Kanser günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Batman Halk Sağlığı Müdürü, kanserin giderek artan bir sağlık problemi olduğunu söyledi. İşyerlerinde sağlıklı yaşamı benimsemeye yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini söyleyen Halk Sağlığı Müdürü Vecheddin Acar: “Yüzde yüz dumansız işyerleri oluşturmak ve sigarayı bırakma araçlarına bilgi ve erişim sağlamak gibi önlemler alınabilir. Sağlıklı gıda seçeneklerine erişim sağlanması, işe gidiş gelişlerde fiziksel aktiviteyi teşvik etmek, işyerlerinde fiziksel aktiviteleri artırmak, daha sağlıklı iş gücü için etkili bir yoldur. Bireyler ve toplumlar, yaygın kanser türlerinin en az üçte birinin daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol kullanımının azaltılması ile önlenebileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Sigara da eklendiğinde bu rakam yüzde 50’ye ulaşmaktadır. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel maruziyetlerin (örneğin asbestoz gibi) önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da aza indirgenecektir.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de tütün ve obezite eylem planlarının çok başarılı sonuçlar ile hızla devam ettiğini belirten Acar, kanserin önlenebileceğine dikkat çekerek, şunları ifade etti: “Kanser yüzde 90 çevresel, yüzde 10 oranında ise genetik faktörlere bağlı oluşmakta çevresel faktörler arasında da tütün, alkol, obezite ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer almaktadır. Dünyada her geçen gün daha fazla insan tütün ve tütün mamullerine, hareketsiz yaşam tarzına ve yanlış beslenme gibi kanserin en önemli risk faktörlerine maruz kalmaktadır. Küresel olarak tütün kullanımı hala en önemli risk faktörü olup, her yıl 5 milyon kanser ölümünün ve tüm kanser ölümlerinin yüzde 22’sinin sorumlusudur. Bireylerin de kendi özellerinde sağlıklı yaşamı seçmeleri yeni nesillere bırakılacak en güzel hediyedir.”
“ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR”
Kanserde erken teşhisin hayat kurtardığına vurgu yapan Acar: “Kanser türlerinin uyarılarını erken keşfetmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi erken tanı şansını arttırmaktadır. Bu nedenle, kanserde erken tanı programları toplumun, sağlık çalışanlarının ve politika oluşturucularının bilgisini arttırmayı hedeflemeli, erken tanı olanakları hakkındaki farkındalığı arttırmalıdır. Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir. Bir tarama programının başarıya ulaşabilmesi için toplum tabanlı olması ve hedef nüfusun yüzde 70’ni kapsaması gerekmektedir.” şeklinde konuştu. Sağlık çalışanları ve bireylerin erken teşhisin değeri hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Acar, açıklamasının sonunda şunları kaydetti: “Erken teşhis, tedavinin başarılı olması adına atılan ilk ve en önemli adımdır. Kanser ile mücadele kanser kayıtçılığından tedavi ve palyatif bakıma kadar uzanan geniş bir yelpazeden oluşan oldukça komplike bir süreçtir. Ulusal ve uluslararası alanlarında uzman bilim insanlarına danışarak oluşturulan yeni projelerin ve revize edilen ‘Ulusal Kanser Kontrol Programımızın’ başarıları temelde halkımızın ve sağlık personellerimizin farkındalığının arttırılmasına bağlıdır.”