İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ve Kayıp Yakınları tarafından her hafta cumartesi günü düzenlenen ‘Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın’ eyleminin 371’incisi gerçekleştirildi. İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır tarafından yapılan açıklamada, İHD’nin başta Kürt meselesi olmak üzere demokrasi ve insan hakları alanında önemli sorunların varlığını ısrarla dile getirdiğini söyledi. Açıklamasının devamında Bağatır: “Kürt meselesinin şiddete dayalı “çözümünde” ısrar eden devlet politikasından kaynaklı her türlü hak ihlaliyle de mücadele etmiş ve çok ağır bedeller ödemiştir. İHD Bitlis Şube Başkanımız Seval Karaçelik, İHD İstanbul cezaevi komisyonu üyemiz ve Avukatımız Hüseyin Boğatekin ve ÖHD’li avukat arkadaşlarımız 16 Mart 2016 günü gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın gözaltına alınmasına, genel insan hakları ihlalleri, avukatlık faaliyetleri ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini kapsayan çalışmalar gerekçe gösterilmiştir. Gözaltındaki arkadaşlarımız, bulundukları yerde uzun zamandır yapmış oldukları bu çalışmalarla yerelde yaşanan hak ihlalleri ve cezaevlerindeki gerçekleri dile getirmişlerdir. İnsan hakları çalışmaları ve avukatlık faaliyetleri dışında, hiçbir yasa dışı çalışması olmadığını bildiğimiz arkadaşlarımızın gözaltına alınmasını kabul edilemez buluyoruz. Arkadaşlarımızın gözaltına alınma biçimleri ve halen bu gözaltında bulunmaları hukuki olmadığı gibi insani de değildir. Dosyalarında gizlilik kararı olduğu iddia edilerek suçlamalar hakkında bilgi verilmezken, iktidara yakın basının kaynağı belli olmayan yayınlarla değişik iddialar uydurmalarını da kaygı ile izliyoruz. Bu da Türkiye’de hukukun üstünlüğüne uygun bir yargı yapılanması olmadığını ve hukuk güvenliğinin bulunmadığını göstermektedir. Hiçbir şiddet eylemi ile suçlanmayan arkadaşlarımızın bu şekilde gözaltında tutulmaya devam etmesi insan hakları çalışmalarına olan karşı duruşu da göstermektedir. Oysa yargı mensuplarının insan hakları çalışmalarını desteklemesi ve kolaylaştırması gerekmektedir. İçişleri Bakanlığı’nın 2004/139 Sayılı Genelgesiyle yürürlüğe konulan BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi bunu da içermektedir. Ancak, Türkiye her zaman olduğu gibi bu konuda da uluslararası taahhütlerini uygulamamakta ısrar etmektedir. Gözaltındaki arkadaşlarımız demokrasi ve insan hakları mücadelesini haklı ve meşru temelde yürütmüşlerdir. Onların mücadelesini aynı kararlılıkla bizler de sürdürmeye devam edeceğiz. İnsan hakları ve özgürlükler alanında atılacak tüm adımları hiçbir kaygı taşımaksızın destekleyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Ancak bu başlıklar altında demokrasi güçleri ve aktivistlerimizin tasfiye edilme politikalarına da boyun eğmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Bu nedenle; yaşanan hukuksuzlukları Türkiye başta olmak üzere tüm dünyadaki demokrasi ve insan hakları savunucularının sahiplenmesi ve gündemi haline getirmesini sağlayacağız. Mücadelemizi daha da büyüterek sürdüreceğiz.” dedi.