USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Hüda Par’dan önemli açıklamalar

Hüda Par Genel Merkezi yaptığı gündem değerlendirmesinde son günlerde gündemde olan önemli konular hakkında açıklamalarda bulundu. Hüda Par Genel Merkezi tarafından yazılı olarak yapılan Gündem Değerlendirmesi açıklamasında iç ve dış gündeme dair önemli açıklamalarda bulunuldu.

Hüda Par’dan önemli açıklamalar
29-12-2015 18:14
Google News

Dört başlık altına yapılan değerlendirmelerde Yeni Anayasa ve Reform Çalışmaları, PKK / devlet arasında Diyarbakır merkez Sur ilçesi başta olmak üzere bölgede birkaç merkezde devam eden çatışmalar ve PKK tarafından kazılan çukurlara karşı halkın tepkisi ve yaşanan sorunlar, 5’inci yılına giren Roboski katliamı ve İran’da düzenlenen Vahdet Konferansına katılan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in verdiği mesajlara dikkat çekildi.
“YENİ ANAYASA VE REFORM ÇALIŞMALARI”
1 Kasım Seçimleri sonrasında oluşan meclis aritmetiğinin, yeni anayasanın en az iki partinin mutabakatı ile mümkün olabileceğini ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, ülkenin 1982 darbe anayasası ile devam etme lüksü ve mecburiyetinin olmadığına dikkat çekildi.
Devlet ve vatandaşlık anlayışı olmak üzere, temel hak ve özgürlükler, inanç özgürlüğü ve Kürt meselesine ilişkin vesayetçi, ırkçı ideolojik yaklaşımı ortadan kaldıracak adımların bir an önce atılması gerektiği belirtilen açıklamada; “Halkın inanç ve değerleriyle barışık ve uyumlu yerli sivil bir anayasanın yapılması en acil ve birincil gündem olmalıdır. Başbakan’ın mecliste grubu bulunan partilerle sınırlı reform ve yeni anayasa kapsamındaki görüşmeleri olumlu olmakla birlikte yetersiz ve sınırlıdır. Reform ve yeni anayasa sürecine meclis dışındaki partilerin de dâhil edildiği, kapsamlı ve geniş katılımlı bir çalışmanın ortak akla dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Temel ve kapsamlı sonuçları olacak bir sürecin temsilde adaletsizliği sonuç veren seçim barajının yansıması olan meclis tablosunda sadece sandalye sahibi olan partilerle sınırlandırılması doğru değildir.” ifadeleri kullanıldı.
“ÇUKUR SİYASETİ”
Çözüm sürecinin sonlandırılmasının ardından, çatışmaların şehirlere taşınması ile mahalle ve sokakların savaş alanına döndüğü ve sokağa çıkma yasaklarının kapsamlı ve uzun tutulması ile beraber halkın iki ateş arasında kaldığı belirtilen açıklamada, devlet güçlerinin halka yönelik toptancı yaklaşımı yerleşim birimlerini yaşanmaz hale getirdiğine vurgu yapıldı. Açıklamada devamla; “Devlet ve PKK, akan her damla kanın, yıkılan her evin, göç etmek zorunda kalan her insanın müşterek ve müteselsil sorumlusudur.” denildi. 
“ROBOSKİ KATLİAMI”
Roboski katliamına da değinilen açıklamada 28 Aralık 2011 akşamı TSK’ya ait savaş uçaklarının Şırnak’ın Uludere İlçesi’nin Roboski Köyü’nden 34 masum insanın katledilişinin üzerinden 4 yıl geçtiği belirtilerek: “Aradan geçen sürede bu katliamda rolü ve sorumluluğu olanlar hakkında soruşturma açılmadı. Devlet yetkililerinin ilk günlerdeki açıklamalarının aksine, yaşanan bu katliama ilişkin dosyanın, Ankara’nın dehlizlerinde kaybedilmesine izin verildi. Adalet, “Kutsal devlet”  anlayışına kurban edildi. Roboski katliamında hayatını kaybeden masum insanlarımıza bir kez daha rahmet diliyor, çağrımızın adaletin tesisine vesile olmasını diliyoruz.” ifadelerine yer verildi.
“VAHDET KONFERANSI”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in İran’da düzenlenen 29. Uluslararası Vahdet Konferansı'na katılması ve konferansta verdiği Vahdet mesajları hakkında da değerlendirmelere yer verilen açıklamada, Görmez’in talep ve önerilerinin yetkiyi elinde bulunduran iktidarlarca sahip çıkılması gereken yerinde adımlar olduğuna vurgu yapıldı. Açıklamada devamla şu ifadelere yer verildi: “Müslümanların ortak sorunları olan başta Filistin ve Arakan olmak üzere, dâhili sorunlara dönüşen Mısır ve Suriye üzerinden yakılmak istenen fitne ateşinin önüne geçilmelidir. Siyasi ve mezhebi farklılıkların düşmanlık vesilesi yapılması, Müslümanların zaten dağınık ve edilgen kuvvetini büsbütün yok edecektir. Dâhilde çatışma ve savaş yerine hak ve adalet çerçevesinde sorunların çözülmesi için Müslüman ülkeler bir araya gelmeli, her biri dünyanın farklı emperyalist güçlerinin safına geçerek güçlerini birbirlerine karşı kullanmaktan vazgeçmelidirler. Yakın zamanda Suudi Arabistan liderliğinde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülkenin “Teröre Karşı İslam İttifakı” adıyla kurduğu koalisyonun, her ne kadar teröre karşı mücadele edeceği ilan edilmiş ise de bunun İslam ülkeleri arasındaki mezhebi ayrışmayı derinleştirecek bir tehlike barındırdığı görülmektedir.”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA