Günümüz insanı zengin olmak uğruna o kadar hırs ile dolu ki, tüm duygu ve değerlerini bir kenara bırakmış adeta vahşi hayvanlar gibi saldırgan olmuş durumdadırlar.
Nasıl, ne edip fazla para kazanayım derdindedirler.
Yıllarca siyaset yaptıkları partileri, içinde oldukları fikri oluşumları tek çırpıda silip, sanki yıllarca onlar değilmiş gibi, birde aleyhlerinde çıkıp konuşmaya başlamaları gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Birileri buna döneklik kaleşlik derken, birileri ise buna siyaset demekte ve bu tür inşalara alkış tutmaktadır.
Elbetteki tüm bunlar halk için değil, kendi şahsi çıkar ve hırları için yaptıkları bir gerçektir.
Kimse kimsenin kara kaşı, kara gözü için yaptığına beni inandıramaz.
Bu yozlaşma maalesefe Türkiye deki hemen hemen tüm sisyasi freaksiyonlar ve diğer sivil toplum oluşumları için geçerli olduğunu özülerek belirtmek isterim.
Diğer önemli bir acı olguda ticari hayatta yaşanan fırıldaklıklardır.
Zengin olma adına ticaretine hile hurda katmak, sözünde durmamak, gibi tüm kötü muamelelerini yapma hangi şeref ve haysiyet duygusu ile bağdaşabilir.
Hemen burada şöyle bir soru soralım. İnsanlar neden çok varlıklı yani zengin olmak istiyorlar?
Aslında dini açıdan bakıldığında dünya malına önem verilmemesi gerektiğini, her ne kadar dünya malı önemsenmese de yine meşru daireler içinde kalarak varlıklı olunabileceği belirtilmiştir.
Burada üzerinde durduğumuz husus varlıklı olmak adına insanların başta birçok insani, dini, kültürel ve geleneksel değerlerinden taviz vermesidir.
Elbette ki insanlar varlıklı olabilirler.
Ancak bu süreçte insanı insan eden bazı olguları çiğnemek, yok saymak, hile, yalan ile insanları kandırmak ile yapılıyor olması çok düşündürücüdür.
Hele bizim gibi Müslüman olan toplumlarda bu tür hadiselerin her geçen gün artması ise tamamı ile içler acısıdır.
Toplumda bir birine güven algısı her geçen gün artan bir şekilde zedelenmektedir. İnsanlar atık bir birine güvenemez olmuşlardır.
Dinimizde, sözüne emin olunmayan insan ile ilgili o kadar ağır ifadeler kullanılmış iken, halada bu değerleri önemsememek, görmemek, hile yalan ile bir birimize yaklaşıp zengin olma hayallerinin peşinde koşmak ne kadar akılcı olabilir?
Çocukları bu haram lokmalar ile büyüten bir nesilden adaletli, insani değerleri önemseyen, dinine ve kültürel değerlerine bağlı bir neslin yetişeceğini ümit etmek mümkün müdür? Bence değildir.
Eskilerde, kültürümüzde insanların varlıklı olma çabası, toplum içinde başı dik, kimseye ey vallahı olmayacak namus ve şerefli bir şekilde varlığını sürdürme arzusu için gerektiğine inanılırdı.
Ama ya şimdi öylemi?
Maalesef birçok insan zengin olayımda, nasıl olursa olsun çabası içine girmişlerdir.
Bunun için bir başkasının malını gasp, verdiği sözü tutmama, hile yapma, yalan söyleme vb. gibi tüm kötü illetlerin peşinden giderek amacına ulaşma arzusundadırlar.
Şimdi aslında bu tür hadiselerin içinde olanlara sorulursa kendi şeref ve haysiyetleri için canını verebileceklerini söylerler.
Ama iş uygulamaya geldiğinde ise bu değerlerden en ufak bir kırıntıyı göremezsiniz.
Bir diğer düşündürücü durum ise toplum olarak bu tür insanları hala lanetliyor olamamamızdır.
Bize dokunmayana kadar ses çıkarmayız.
Ancak bir şekilde bu tür hadiselerin doğal görülmeye başlandığı bir süreçte eninde sonunda hemen herkesin bu bataklığın kötü sularından kendini koruması imkansız hale gelecektir.
Şuan itibari ile bu bataklığı engelleyici nitelikte yeteri kadar yasa ve kanunların olduğunu düşünmüyorum.
Buna paralel olarak diğer insani değerlerinde erimesi sonucu bu gidiş ile toplumda asayiş ve düzeni toplumsal barışı tesis etmek imkansız hale gelecektir.
En başından eğitim sistemimize hak, hukuk ve adaletin ne olduğunu, insanın yaşam gayesinin şerefli ve haysiyetli bir birey gibi yaşaması gerektiği öğretilmelidir diye düşünüyorum.
HİÇ KİMSE ŞUNU UNUTMASIN Kİ, EĞER BİRİNE ZARAR VERMİŞSENİZ YA BEDUASINI YADA…
ALACAĞINI BİLEREK HAREKET ETMESİNİ HATIRLATMAK İSTERİM.