İslam dini devrimci ve tamamen kökten değiştiren bir yaşam biçimi olarak gelmiştir, reformlar veya yenilikçi bir yamam değil kökten değişim isteyen bir inanç biçimi.
Toplumun her yönünü gelen emirler çerçevesinde değiştirilmesi gereken bir din, ya tamamen uy ve yaşa veya tamamen ret et karşıya geç!
İşte bu dinin diğer diller arasında, çok büyük fark ortaya koyduğunu, ibadetleri arasında da farklılıklar vardır.
Toplumu temelinden değiştirmeyi amaçlayan, hak, hukuk, yaşam biçimi, insanlara ve tüm doğaya saygıyı ön plana çıkaran İslam da hiçbir şeyin yamanması olmaz.
İslam dini tam bir devrimci ve tam bir sosyal din olması nedeniyle uykudan, iş ve yaşamın tüm yönlerine hitap etmektedir.
Yani bu dine tam olarak sarılacak olsanız, tıpkı Mekke devrinde Peygambere yapıldığı gibi terörist ilan edilirsiniz!
Bu yüce ve kutsal dinin en önemli sosyal ibadetlerinden biri ise Ramazan ayı içinde tutulan oruç ve bu ay içinde yapılan sosyal faaliyetlerdir.
Bu ay içinde yıllık gelirlerin hesaplanarak, zekat çıkarılıp dağıtılması, bu ay içinde fitre ve sadakalara hız verilmesi, yoksulların daha çok gözetilmesi…
Ramazan ayı içinde tüm ilahi dinlerde şu şekilde veya bu şekilde tutulan oruç, Müslümanlar için 30 gün ve güneşin doğuşu ile batışı arasındaki zamanda her türlü nimetlerden arınmaktır.
Bu süre içinde vücuda hiçbir şeyin girmemesi ve cinsel ilişkinin olmaması gerekir, tüm dinlerden daha etkili ve daha fazla zamana yayılan bu ibadette, daha çok sosyal bir ibadet olarak görülmektedir.
Bir de oruç un kefaret türleri vardır, örneğin, bir söz verir ve tutmasan, onun yerine ceza olarak 10 gün oruç veya 20 fakiri doyurmak, hata ile yanlışlıkla birini öldürürsen, üç ay oruç veya 60 fakiri doyurmak gibi…
Buda anlaşılıyor ki Oruç İslam a göre inananlara verilen bir cezadır! Kimse Oruç u zevk alarak tutmaz ve yemek içmekten kendini kesip, cinsel ilişkiden uzak durmaktan mutlu olmaz.
Peki, bu ceza neden Kuran da tüm Müslümanlara verilmiştir? Bu sorunun cevabını İhsan Eliaçık hocamız şöyle yorumluyor;
Oruç Köle azat etmek ve yoksulu doyurmak ile eş sayılmaktadır, o zaman bu cezanın veriliş nedeni sosyal olduğu ve yeryüzünde köle ve yoksulun bırakılması halinde, yani yeryüzünde köle ve yoksul kalmayınca ya kadar bu ibadet yerine getirilecek, bunlar bu inan kısmın düşünmesini sağlayacaktır.
Yani Müslümanlar yeryüzündeki tüm köle ve yoksullardan sorumluyuz ve onların doyurulması bizim için en önemli bir ibadettir.
Çağımızda köle yok demeyin, vardır, hem de çok fazla modern çağın köleleri ise, kredi kartı köleleri ve faizle borçlanan modern kölelerdir.
Ayrıca işsiz dolaşan ve evine bir ekmek alamayan yoksullar, kimseye utancından avuç açmayan ve aç sabahlayan kimseler çoktur, bunları bilmek lazım.
Biz Müslümanlar bu Ramazan ayı içinde bu borçlu kölelerden ve aç dolaşan, geçinemeyen kişilerden sorumluyuz, onun cezası olarak 30 gün aç bırakılmaya emredilmiş bir din mensubuyuz!
Bizler bu günü garantiye aldığımız gibi, yarını ve çocuklarımızın geleceğini garantiye almak için mal biriktiren cahiller olmuşuz bu yüzden Allah bizi cezalandırarak, yılda bir kez bu insanları düşünmemize sevk etmektedir.
Bu konuda ayrıntılı birliği için İhsan Eliaçık AMENNA adlı programını izleyebilirsiniz YouTube de
Hepiniz Ramazanını kutlar, gerçek anlamı ile bir Oruç ibadeti geçirmenizi temenni ederim.