?>

YERSİZ KORKULAR…

Mehmet Cevat Kerem

2 yıl önce

Seçimlerin arifesinde ittifakların oluşması ile yeni ittifakların kurulması süreci hızlı bir şekilde devam etmektedir.

Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi siyasete ilgi ve alakanın olduğunu düşünmüyorum.

Herkes halka hizmet etmek üzere adeta yarış halindedir…

Kendileri için değil, tüm gaye halka hizmet…

Siyasetin birçok kişi içinde kişisel menfaatler elde etmek üzere uğraştıkları bir iş olduğunun gerçeğini hiç kimse inkar edemez.

Elbette ki kimileri inandıkları siyasi görüş ve davaları için mücadele içindedirler.

Ancak büyük çoğunluk için bunu demek mümkün değildir.

Umut şudur ki benim partimin eline güç geçtiğinde buradan nasıl nemalanırımın hayalleridir.

İş takipçiliği ve bundan komisyon elde etmek asıl amaç ve gayedir.

Tabi tekrar ediyorum, herkes için böyle olduğunu söylemek haksızlık olacaktır.

Seçimlerin öncesinde siyasi görüş ve ideolojiler arasında çatışma varmış gibi göstermek, kitleleri bununla korkutmak çok açık bir şekilde sergilenmektedir.

Herkes kendi taraftarlarını kanalize etmek, safları sıkı tutmak adına bak öcü öcü şeklinde basın ve diğer yollar ile üstünlük sağlamaya çalışmaktadır.

Aslında mevcut siyasi birliktelik yapan yada yapma gayesinde olan parti ve kitlelerin, geçmiş yıllarda varlıklarının doğmasına vesile olan tüm koşulların, aslında ortadan kalktığını görmek hiçte zor olamayacaktır.

Yada bu siyasi aktörlerin veya kişilerin birbirleri için sarf ettikleri ithamların hiç biri yenilir yutulur değilken, şimdi hiçbir şey olamamış gibi bir araya gelebiliyor olmalarını ise hiçbir sosyolojinin, psikolojinin izah edebileceğini düşünmüyorum.

Neden, niçin ortaya çıktıklarını, zamanında neleri savunup son aşamada neyi savunur hale geldikleri, kimin kimler ile birlikte olmaması gerekirken, nasıl birleşebildiklerinin hikayesini anlamak için yaşı 35 üzeri olan herkes için çok kolay ve zor olmayacaktır.

Korkuların yersizliğini örneklemek gerekir ise;

1- Yıllardır bir kürt siyasi hareketi olduğuna inanılan partilerin Türkiye’yi bölecekleri ya da bölmeye çalıştıkları ve bu parti ile yan yana olunmaması gerektiği, siyasi hareketin öcü gösterilmesinin ne kadar doğru olduğunu ele alalım. Siyasi hareketin liderleri ve önde gelenleri her seferinde, Türkiye’nin demokratikleştirilmesinden söz etmiş, ayrılık istemediklerini, kapıdan kovulsalar bile bacadan tekrar gireceklerini ifade etmişlerdir.

Kaldı ki Türkiye’deki Kürtlerin neredeyse tamamının ayrılmak gibi bir istekleri yoktur.

Madem kürtleri temsil ettiğine inanılan parti ve kitlesi Türkiye’den ayılmak istemiyor, tüm sorunların konuşarak çözülmesini istiyor iseler, korkmanın bir manası kalıyor mu?

Kürtler ayrılmak istemiyorlar ise silahlı mücadele neden hala devam ediyor?

O zaman silahın mutlaka bırakılması gerekiyor.

Türkiye demokrasisi için insanların ölmesine gerek yoktur.

2- Bir diğeri de yıllarca bir kısım kitle hep baş örtüsü ve din özgürlüğü üzerinden tehlikeli gösterilmiş ve engellemeler yapılmıştır.

Bu korkunun da çok yersiz olduğu, artık kimsenin baş örtüsü ve dini yaşama engel çıkarabileceğine inanmıyorum.

Ayrıca bu alanda yapılan mücadeleler ile günümüzde yaşanılan dini değer ve örtünmenin yıllar önceki anlamı ile kullanılmadığını, daha çok sembolleştirildiğini söylemek yanlış olacak mıdır?

Mevcut örtünmenin tam anlamı ile kozmetikleştiğini bu şekli ile zaten dine daha çok zarar verdiğini söyleyen onlarca din adamına rastlamaktayız.

Çok üzücü olmak ile birlikte bundan endişe eden kendisine dindar diyen kitlenin korkularının yersiz olduğunu söyleyebilirim.

3- Adaylardan biri olan KEMAL KILAÇDAROĞLU’nun alevi ve kürt olduğu korkusu.

Kendisi kürtlüğünü unutmuşken, kürtler onun kürt olduğunun unutmuşluğunu sorgulamaz iken hala bundan korkmak bence yine yersizdir.

Adamın kendi kürtlüğünden haberi yok, kürtler onun kürt olduğunu unutmuş olmasını sorun etmiyor, ama birileri hala korkuyor.

Çokkk yersiz ve anlamsız…

4- AKP ile ittifak edeceği söylenen HÜDAPAR’ın parti politikasının Türkiye’yi böleceği, bunun taraftar bulacağına inanmak siyaseti bilmemektir.

Türkiye’yi bölme amacı olan bir partinin normal koşullarda cumhur ittifakı ile hareket etmesi mümkün müdür? MHP böylesi iddiası olan bir partiye rıza göstermesi akıl işi midir?

Demek ki bu korkularda yersizdir.

5- AKP’nin tekrar kazanması durumunda Türkiye’yi dahada muhafazakarlaştıracağı ve laik kesime baskı uygulayabileceğine dair olan korkulardır.

Mevcut uygulamaları ile halkın yaşam tarz ve isteklerine bakıldığında ve yönetim şeklinin küçük paydaşlara mahkum olduğu bir düzende, yıllarca savunulan dini değerlerin gerçek manasından uzaklaştığı bir durumda laik kesimin yaşam koşullarına müdahale olacağına inanmak mantıklı olmayacak ve korkuları yersizdir.

6- Son olarakta siyasette etkili olanların yıllar içinde nasıl değiştikleri, oradan oraya savruldukları bir durumda, bu tür insanların çoğunlukta olduğu siyasi bir atmosferden, korkmak ve çekinmek en basit tabiri ile en büyük siyasi cehalettir.

Demem o ki siz hiçbir telkine kanıp korkmadan, elinizi vicdanınıza koyup hareket ediniz.

Size enjekte edilen yersiz korkularınız ile değil…

YAZARIN DİĞER YAZILARI