Evet, bu soğukta, bu adaletsizlikte, bu hukuksuzlukta, bu acımasız insanlar arasında, bu vurdumduymaz, devlet yönetiminde, bu algı operasyonu ile yönetenlerde…
Maalesef yerin altı yerin üstünden daha huzurlu ve daha onurlu! Depremde, enkaz altından çıkarılan, gençler, Kadınlar, yaşlılar ve bebekler, bunların tamamının ilk çıkışta yüzlerinin güldüğüne ve bir umutla hayat sarıldıklarına şahit oluyoruz.
Ancak yaşamak, hele böyle bir sistemde, böyle bir toplumda ve böyle bir ortamda yaşamak ne kadar umut verici ve mutluluk kaynağı olabilir?
Bir bebek düşünün, anne babası enkaz altında ölmüş, hiçbir kimsesi kalmamış, onu yaşatacak hiç kimsesi yok, önce hastaneye bakımı tedavisi için gitmesi gerekir, elden ele enkazdan çıkarılıp ambulansa bindirilir, nereye gideceği belli…
İlacı olmayan doktoru olmayan, hemşiresi olmayan, hatta elektrik ve yatağı olmayan dört duvar arasına, bu ortamda bu sıkıntılar arasında, her şeyden habersiz, zavallı bebek!
Üşüyor, acıkıyor, altı kirli, saatlerce devletinden yardım bekliyor, ne gelen var ne giden, daha sonra hayırsever yardıma gelen vatandaşlar tarafından alınıp, bilinmeyen yerlere ve yönlere, kokusuna yabancı bir sürü elden ele dolaşıyor.
Birçok bebeğin ağlamaları arasında bir odada ve yine açlık ve yine soğuk ama hiç olmazsa birileri sahiplenmiş, ya hiç sahiplenilmeyen ve tehlikeli ellere düşenler!
Binlerce sahipsiz bebekten söz ediliyor, ne devle sahip çıkabiliyor, ne de millet, yardımlar destekler bir yere ve belli bir zamana kadar, sonra sonrası siz düşünün yerin altı daha huzurlu olmaz mıydı bu çaresiz bebekler için!
Onları kaderleri ile baş başa bırakalım, çocuklara gelelim, Kadınlara bir bakalım, kimsesiz ve çaresiz çocuklar, Kadınlar, onlara da devlet sahip çıkamıyor, aileleri yok, evleri yok, işleri hiç olmadı olmayacak!
Bu çocuklar yalınayak ve aç, açık, soğukta ve çaresizlik içinde, bu Kadınlar saç baş dağılmış, soğuktan titreyen, kaybettikleri yakınlarının travması içinde, ne yapacaklarını bilmeden, sadece acı içinde ve çaresizlik içinde derin düşünceler ve psikolojik travma içinde…
Bunların sığınacakları bir yuva ve bir kurum kuruluşları yok, elbise yok, okul yok, iş yok aş yok, aile ocağı yok, bunların geleceği öyle bir karanlık ve öyle bir belirsiz ki!
Şimdi bu insanların halini düşünün, acımasız bir toplum, adaletsiz ve hukuksuz bir devlet, itibarsız kurumları, israf içinde olan zenginleri…
Bu Kadınlar bu çocuklar ya birer suç aleti haline dönüşecekler veya bir suçlunun kurbanları olacaklar!
İşte biz bunları çok düşünmeliyiz, ne okul, ne iş ne gelir ve nede arkalarında duracak sosyal bir devlet, zaten devlet olsa bunlar bu hale düşerler miydi?
Bakın bu gün bile yalnız genç taraftarların desteği ile ilimize gelen yüzlerce bebek ve binleri bulan aileler, bunları bu hayırsever topluluklar kaç ay veya kaç yıl idare edebilecek ve bakabilecekler!
İmkânları kısıtlı olan bu yardımseverler belli bir süre sonra bu aileleri bu bebekleri, teslim edecekleri bir yer aramaya başlayacaklar veya onları maalesef istemeye, istemeye sokağa bırakmak zorunda kalacaklar!
İşte sonuçta bu bebekler ve bu İnsanlara yerin altı yerin üstünden daha huzurlu olduğu ortaya çıkacaktır!
Bizde de çağdaş ve gelişmiş modern devlet yapısı olsaydı, çalıp çırpma ve talancı bir devlet değil de, halkının hizmetinde ve İnsan haklarına, adalet ve hukuka saygılı bir idari yönetim olsaydı.
Bu bebekler ve çocuklar yetiştirme yurdunda, bu Kadınlar ve erkeler ise bakım evlerine rahatça yerleşip, devletlerinin şefkatli kollarına bırakılsaydı!