Menzilci Serdar Tuncer, ‘Şeyhi Depremi Sakinleştiren Menzilci’yi TRT’ye Çıkardı Halk TV’de yayımlanan Sözüm Var programında konuşan gazeteci yazar Barış Terkoğlu, TRT’de yayımlanan Serdar Tuncer’le Vakt-i Muhabbet programına ilişkin açıklamalarda bulundu. 12.4.2022
Depremlerde bilimin esas alınması gerektiğini dünya ülkeleri hem fikir olmalarına rağmen inançlar ile çözüm üretileceği doğru değildir. Deprem başladığı an fay kırılmaları başlamıştır. Kırılma bitmeyinceye kadar durması veya durdurulması mümkün değildir.
Yüksek şiddetteki depremler bitse dahi açıl sarsıntılar belirli süre devam eder.
19. yüzyılın ortalarından günümüze kadar yüksek binalarda yaşamın önü açıldı. Yatay yerleşim yönteminden dikey yönteme geçildi.
Binalar yapılırken deprem dâhil yangın veya başka bir sorun için gerekli bütün önlemler bilimin ön gördüğü bütün şartlar yapılan bina inşaatlarında eksiksiz uygulandı.
Bu konuda depremlerin her gün yaşandığı uzak doğu ve Japonya durumun ciddiyetini önemseyerek inşa ettikleri bütün binalarını deprem afetine dayanıklı yapılar inşa ettiler.
O kadar ki dışarıda deprem olduğu zaman Japonlar binalara girerek kendilerini güvende hissetmektedirler. Güvenli olduğuna inandıkları binalarda yaşamalarına rağmen yıkım olabileceği ihtimaline karşı bulundukları odalarda su ve bir süre onları idare edebilecek gıda maddelerini de bulundururlar.
Canlı kaldıkları zaman kurtarma ekiplerine seslerini iletmek için naylon torbada bulunan düdükleri vardır. Japonlar bu aşamaya gelmek için bilimin bütün şartlarını inşa ettikleri binalarda uygulamış olmalarının rahatlığı ile hareket etmeleri bu nedenledir.
Onlar depremin öldürmediğini. Yanlış yerleşim alanların imara açılması sonrasında inşa edilecek binaların deprem ve başka afetlere karşı dayanıklı olması için gerekli her şart ve kuralara harfiyen uyulmak sureti ile kurallardan ödün vermeden binalarının inşaatına başlayarak bitirirler.
Yapı denetimden, imar aflarına kadar binalarda yapılacak eksik uygulama ve kural ihlallerine izin verilmemelidir. Ülkemizde 24 yıldan bu yana yaşanan depremlerde can kayıplarının yüz binlere ulaşmasının sorumluları bulunarak hak ettikleri ceza verilmelidir.
Can kayıplarının yarattığı üzüntü dışında heba olan mal kayıplarının da depremi yaşayıp sağ kurtulan vatandaşların gelecekte yaşayacakları sıkıntı tahmin etmek zor değildir.
On ilde yaşanan depremde enkaz altında yaşam savaşı verenlerin yanında kurtulan vatandaşların zemheri soğuğunda gıda, barınma, ısınma, temizlik insani ihtiyaçlarının uzun süre karşılayamaması bütün ülkede üzüntü ile izlendi. Vatandaşlar ve yardım kuruluşları bu konuda geçte olsa ellerinden geleni yaptılar. Bugün dahi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeterlilikte konteynır yok.
Bölgeden diğer şehirlere göç eden vatandaşların sayısı 3 milyonun üzerinde. Bölge illerinin eski durumuna dönmesi uzun yıllar sürecek çalışmaları gerektiriyor.
Diğer bir önemli nokta ise fay hattı üzerine kurulan il ve ilçelerin yerleşim alanları deprem etkisinin bu kadar ağır yaşanmayacakları alanlara taşınması şarttır.
Bu soruyu kendimize sormalıyız. Japonya, Almanya vatandaşının can güvenliğine bu kadar önem veriyorsa; biz de bunu hak ettiğimizi iktidarlardan talep etmeliyiz
Vatandaşların en önemli hakkı yaşam hakkı değil midir?