Biz hangi ülkede yaşıyoruz, bilmiyorum, ama Batman’da yaşamadığımızdan kesin eminim, bu halk nerede vali Kayyum nerede?
Mübarek Ramazan ayı içinde halkın yüzde doksanı mecburi açlık içinde bir oruç tutarken, yüzde 20 oranında bir nüfus ise saat 14 de kadar oruçlu niyetine uykuda geçiriyor gününü.
Allah kabul etsin bu şehrin halkına ise yine Allah yardım etsin diyorum, bunu ekliyorum, çoğu aç azı ise uykuda olan bir halkın herhalde hiçbir sorunu kalmaz.
Ama öyle bir kahredici çoğunluk var ki o aç ve muhtaç, çıplak ve işsiz avare dolaşan çoğunluk, sabah ezanında çöplerden çöp toplamakta, evlerden bulabildiğini çalmakta, sokakta kalan tüm değerli eşyaları alıp yok pahasına satmakta.
Geçen gün bir mağazada oturuyordum bir çarşı esnafı gelip, üç çeşit klima fiyatını sordu, bu klimaların toplamı 100 bin lira tutuyordu.
Dayanamadım sordum, neden bu üç çeşit klimayı beraber alıyorsun? Adam gülerek cevap verdi benim mağazamda demirbaş olarak çalışan bu üç çeşit klimanın dışarıdaki motorlarını dün gece çaldılar, çalan çocuklar hurdacıya bu motorların tanesini 40 liradan satmışlar.
Evet, işte gördüğünüz gibi baldırı çıplaklar şehri Batman da aç kalan insanlar saat 14 de kadar uyuyan insanlara nasıl zarar veriyorlar!
Şimdi bu Ramazan ayı içinde fırınlarımızın kapılarına gidip bakalım ve yüzlerce kişi nin fırınlardaki kuyruğun normal iftar pidesi alan oruçlular değil, askıda ekmek alan karnı aç insanlar!
Birde akşam iftardan sonra kafe ve kahvehanelere çıkıp bakalım nerede o eski Ramazanlar dedirtecek o eski hınca hınç dolu kahveler ve kafelere rastlamak mümkün değil.
Hatta yollarda, kaldırımlarda yol bulamadığımız kalabalıklar arasından geçmek bile mümkün değil, maalesef yediğini hazmetmeye çalışan insanlar sayısında da çok büyük düşüş var!
Bir acı gerçek daha sizlerle paylaşayım ulusal basında çıkmış büyük bir makale, Batman hava kirliliği yüzünden zehirlenen vatandaşın biri Valiliği şikayet etmiş hava kalitesi yönünden önlem almadığı için…
“Hava kalitesi konusunda Türkiye’nin birinci, Avrupa’nın ikinci en kirli şehri Batman’da yaşayan “orak hücreli anemi” hastası Abdulbari Koç’un krizleri, kirli hava nedeniyle sık sık tekrarlanıyor. Kirlilik sorununu yerel idarecilerle çözemeyen Koç, tazminat davası açtı.”
Evet şehrin valisi, şehrin Kayyum u ve Şehrin Emniyet müdürü, halk bu haldeyken, onlar Kan verme yarışı başlattılar…
İyi güzel de açların şehrinde yalnız tokların verdiği kanın birde hava kalitesinden kirlenen bu kanların kime ne faydası olacaktır.
Abdulbari Koç iddia ettiği gibi, hava kalitemiz bu kadar S.O.S veriyorsa, bizim kan değil oksijen ile uğraşmamız gerekmiyor mu?
Açların sorunu, hava sorunu, hırsızlık sorunları ve açlık sorunları bitmeden verilen her damla kanın ne faydası olacak?
Tabi ki olmayacak, tabi ki koyun can derdinde, kasap et derdinde, sorulan maaş sayısına cevap veremeyen Kayyum ve Vali gündem değiştirerek, dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor.
Ama yakında bu maaşların sayısı ve toplam tutarını kamuoyu ile paylaşacağız, bu şekilde neden fazla kanlarının oluştuğunu anlamış olacağız.
Kızılay için Kan verelim ama tüm vatandaşlarımızın karnını doyurduktan sonra, sağlıklı bir nefes almalarını sağladıktan sonra…