?>

TASARRUF VE EKONOMİ...

Mehmet Cevat Kerem

4 yıl önce

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de ekonomik ve sosyal yaşam açısından, covid-19 dan çok olumsuz etkilenmiştir. Ekonomisi güçlü olan devletler yurttaşlarına destekler vermiş ve vermeye devam etmektedirler.

Hükümet ekonomiyi canlı tutmak ve olası mağduriyetleri önlemek adına çeşitli program ve destekler açıklamıştır.

Kısa çalışma ödeneği-ücretsiz izin, düşük faizli krediler gibi…

Olağanüstü durumlarda devletler daima çeşitli önlemler almaktadırlar.

Ekonomik koşullar itibari ile Türkiye’nin olağanüstü kararlar alıp ekonomik sıçramayı gerçekleştirmekten başka çaresi yoktur. Bunu gerçekleştirirken, fiyat artışları yerine, daha önce kararı verilmiş ve ekonomiyi canlandırmayacak büyük inşaat projelerine belli bir süre ara verilmesi çok yerinde olacaktır. Tüm dikkat ve ağırlığın üretim ve sanayiye verilmesi, üretimi canlı tutmak için yeni desteklerin sağlanması kaçınılmazdır.

Çünkü fiyat artışlarının ana sebeplerin en başında ihtiyaçtan az üretim yapmak gelmektedir. Buna en basit tabiri ile enflasyon denilir.

Yani enflasyon, ihtiyaçtan az üretmektir. Halk dili ile basitçe bir örnek vermek gerekir ise Şöyle ki; toplam ihtiyaç 500 yumurta iken, 250 yumurta üretildiğinde ne olacak? Yumurtaların fiyatları artmış olacak.

Tam tersi düşünüldüğünde ise, fiyatları azalacak. Özellikle tarımsal üretimin arttırılması, çiftçilerin desteklenmesi çok önem arz etmektedir. Her geçen gün çiftçiler tarımdan uzaklaşmakta ve dünyaya tarımsal ürün ihraç eden ülke, tarımsal ürünlerin büyük çoğunluğunu ithal eder hale gelmiştir.

Hayvancılığı canlandırmak adına İŞKUR veya tarım il müdürlükleri üzerinden her köye, hayvan sayısına göre çoban kadroları açılmalıdır. Dışardan ithal edilen ürünlerin ülkede yetiştirilmesi için çiftçilere teşvikler verilmelidir.

Ekonomiyi canlandırmanın yollarından bir tanesi de her şehir için belli bir süreliğine tek bütçe mantığı ile hareket edilerek, planlama ve yatırım koordinasyon kurullarının kurularak,  yapılacak yatırımların öncellik sırasına göre yapılması sağlanmalıdır.

Örneğin, üniversite bütçesi ile gereksiz harcamalar yapılmamalıdır.

Özellikle sosyal medya sayesinde haberdar olduğumuz birçok üniversitede, rektörlerin adeta aile şirketi gibi yönetim sergiledikleri, kişiye özel kadrolar açtıkları yazılıp çizilmektedir. Ve maalesef bunların hemen birçoğunun gerçek oldukları anlaşılmıştır. Üniversiteler bilime öncelik vermeli, işsiz eş dosta iş bulma yeri olmaktan çıkmalıdırlar.

Bir diğeri de, belediyelerin yapmış oldukları harcamalardır. Koca koca belediyelerin gereksiz birçok harcama yaptıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Zaruri olmadıkça yap –boz diyebileceğimiz yatırımlara belli süre ara verilmelidir.

Birçok belediye başkanının, yaptıkları projelerin ve yatırımların maliyeti üzerinde ihale edildikleri, müteahhitlerden sonradan komisyon aldıkları şeklindeki iddialar, hep sürekli dillendirilmiştir.

Bunun önüne geçmek için, şehirdeki ihtiyaçlara göre yatırımların öncelik sıralaması yapılmalı insan hayatını kolaylaştıracak, ekonomiye canlılık getirecek harcamalar yapılmalı, buna öncelik verilmelidir.

Örneğin, bir belediye başkanı, dilediği kadar belediyeyi borç bataklığına koyabildiği, gereksiz birçok atıl yatırıma imza attığı, milyonlarca çerez ve misafir ağırlama adı altında harcamalar yapıtlıkları, birer basit örnek olarak verilebilir. Ülke ekonomisinin atıl yatırımlara kanalize edilmesinin, çok büyük bir sorumsuzluk ögesi olduğu tartışılmazdır.

2002 yılında hükümete gelen mevcut iktidar, öncelliği tasarruf ve yatırıma vermiş, hatta milletvekili lojmanlarını bile satmışlardı. Aynı duyarlılığın yeniden oluşması gerekmektedir.

Bir diğeride, yazının başlığından bağımsız olarak eğitime kısaca değinmekte fayda vardır. Ülkede tüm yaşam normal devam ediyor iken, okulların açılması veya geç açılması gibi tartışmaları anlamak mümkün değildir.

Onun için, her ne şart altında olursa olsun, okullar süresinde açılmalı ve eğitim koşulların sağlıklı yürümesi için yukarıda anlattığım gereksiz ve önceliği olmayan yatırımlardan artan paraların eğitime kanalize edilmesi önem arz etmektedir.

Yoksa bir neslin, eğitimini noksan almış halde, hayat boyu olumsuz etkinin altında kalacağını ayrıca not etmekte fayda vardır.

Ekonomi için öncelliğin, tasarruf ve üretim olması gerektiğini yeniden hatırlatarak herkese bol kazançlar diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI