Ülkede açlık ve sefalet yaşanırken sanatçı olduklarını idea edenler simit yeriz dileyerek vatandaşlar ile dalga geçmeleri utanmazlıktır.
BBP başkanının ben artık eti kilo ile almıyorum gövde olarak alıp tüketiyorum demişti. Külliyeden bir açıklama geldi lokmalarımızı küçültelim. Ülkede bu kadar sefaleti birileri görmemek için adeta yarışıyor.
Sosyal medyada yapılan programlarda emekli, işçi ve asgari ücretli çalışanlara mikrofon tutulduğunda durumun dayanılmazlığı anlatılırken bazı kişilerde provokasyon amaçlı yorumlar yapıyorlar. Bakın şu caddeye herkes restoranda kimse halinden şikayetçi değil.
Bazıları da iktidar partilerinin sözcülüğüne soyunuyorlar. Mikrofon kendisine verildiğinde kimse iş beğenmiyor. Ben işverenim. Adamlara tatminkâr maaş verdiğim halde kimse çalışmıyor dediği anda yanında bulunan işsizler ben çalışmak istiyorum.
Buyurun gidelim dediğinde teklifi yapan olay yerinden uzaklaşıyor. Bir de Avrupa ülkelerindeki yaşamı kötü olarak değerlendirenler var.
Ben orada yaşıyorum her şey çok pahalı. Geçinemiyoruz. Türkiye'de durum mükemmel diyerek ülkede yaşananlara güzellemeler yapıyorlar.
Vatandaşlar ülkenin sorunlarını konuşurken bile partileri methetmeye devam ederken, yoksulluk her an dayanılmaz hal almaya devam ediyor. Öyle ya ülkede ayrıştırma o kadar aleni olarak yapılırken vatandaşların bundan uzak durmayacaklarını politikacılar bilerek ve planlı olarak başlatıp devam ettirdiler.
Bu tutum onlara iktidarı getirdiği sürece devam edecek. Ne zamana kadar?
Bıçak kemiğe dayanıncaya kadar.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, kendisine sorulan Arapça soruya Türkçe tercüme istemesi gündeme oturdu. Erbaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yer alan özgeçmişinde, “İyi derecede Arapça ve Fransızca biliyor” ifadeleri yer alıyor.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın makam aracından tanıtımına katılıp dualar ettiği 1,5 milyon TL’lik Togg yerine 15 milyon TL’lik Audi A8 istediği ortaya çıktı.
Türkiye'nin otomobili sloganıyla hayata geçirilen TOOG'un yollara çıkmasının ardından bakanların, bürokratların "Sipariş verdik, makam aracı yapacağız" söylemleri kamuoyuna yansıdı.
Ancak seçimlerin ardından "yerli otomobil" garajda kaldı. Son olarak Diyanet İşleri Başkanı'nın lüks Audi A6 aracının yerine daha üst segmentteki A8 sipariş ettiği ileri sürüldü.
Öncelikle aracın vrgi verenlere maliyeti ne olacak? İstisnasız yılda iki defa yapılacak olan MTV’yi en az 10.000 lira.
Trafik sigortası için 20.000 kasko için 40.000,yağ değişimi bakım için 20.000 yüz bin Türk lirası civarında sadece zorunlu giderler yapılacak. Ayrıca yakıtı da eklenirse yılda 1 milyon lira civarında bir harcama yapılacak.
Ülkede hala Murat 124 marka araç kullanan vatandaşa lüks araca yapılan harcamaları, vergi ve masraflarının ödettirilmesi Allah'tan reva mıdır?