Toplumsal bozukluklar, psikolojik arızlar, sosyal depresyonlar ve toplumun umutsuz, çaresizliği, toplumun her kesiminde kendini gösterir, en zayıf halka ise önce Kadınlar sonra çocuklar…
Dün 25 Kasım Kadına karşı şiddetle mücadele gününde kadınalar salonlarda ve meydanlarda şiddete dur demek için seslerini çıkarmaya çalıştılar.
Bu mücadele, yalnız başına Kadınların yapacağı ve onlarla bitecek bir mesele olmadığına inanıyorum, Kadına şiddet ve toplumsal şiddet meyli, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalıdır.
Hem Kadının, hem de Erkeğin, şiddetten yana değil, konuşarak, anlaşarak, diyalog tan yana olması için, yeniden bir toplumsal eğitim projesine ihtiyaç vardır.
Tüm değerlerin ayaklar altına alındığı, her şeyin karıştığı ve neyin doğru, neyin yanlış olduğu, kimin doğru söylediği, kime güvenileceği, bilinmeyen gri bir toplumda, her türlü şiddet yaşanır…
Biz toplum olarak, tüm değer yargılarımızı, inançlarımızı, kutsallarımızı, ilkelerimizi, düşünce yapımızı ve toplumsal değerleri yeniden kurmamız gerekiyor…
Müslümanız inancımız ve İslami kültürümüz uymuyor, Sosyalist iz ama yaşam tarzımız kapitalistçe, duygusalız ama aşkımız ve sevgimiz, gaddarca…
Böyle bir inanç yapısı böyle bir düşünce ve böyle bir sevgi hiçbir toplumu ayakta tutamayacağı gibi, Kadınlar dahil herkesi şiddete meyilli yapar.
Öncelikle eğitim sisteminin, daha doğrusu olmayan eğitim sistemi için yeni bir sistem ortaya koymak gerekir, bunun için Erkek egemen bir sistem değil, toplumun tüm kesimlerini içine alacak, toplumsal barışı ve cinsiyet arasındaki farklılıkları ortadan kaldıracak, her kesimin inanç ve düşünce yapısına göre İnsani değerler bütününü kabul ettirecek bir sistem.
Yani öncelikli olarak, İnsan odaklı bir eğitim, İnsan odaklı bir hukuk yapısı, İnsan odaklı bir inanç ve görüşler bütünü oluşturmak…
Tüm kesimlerin öncelikli olarak İnsani değerler üzerinde konsensüs oluşturacağı, kimsenin cinsiyet ve inanç yönünde dışlanmayacağı, bir hukuk ve siyaset yapısı, buna bağlı temelde eğitim sistemi…
Kadınların yerinin ve değerinin tüm toplum tarafından kabul edileceği, Çocuğun haklarının verildiği, Yaşlılara saygının düşünce yapısına yerleştirildiği…
Tüm insanların kendini içinde bulacağı, hiçbir ayırımın yapılmadığı bir eğitim sistemi ile Kadın hakkına kavuşacağı gibi, herkesin mutlu ve huzurlu olacağı bir sistem.
Kadına şiddet önce beyinde bitecek ve sonra kalbe sevgi ve saygı yerleştirecek, bir eğitim ile, ama Kadının da kendini ve statüsünü bildiği, Erkeğinde bu statüyü tanıdığı bir bilinç…
Bunun için çağdaş ve modern bir eğitim sistemine ihtiyaç duyulmak, tek bir inanç ve tek bir mezhep üzerinde değil, tüm inanç ve düşüncelere açık bir toplumsal yapı da, her kesin kendini ifade edeceği, Kadının haklarını arayıp, sahip çıkacağı bir toplumsal yapılanma…
Bu gün bizim içinde yaşadığımız, sosyal, siyasal ve inanç yapısında kimsenin huzur bulmadığı bir gerçek, böyle bir toplum yapısında kimsenin mutlu olması beklenmez…
Kadına şiddeti, sloganlar, minklere, toplantılar, paneller ve hamasi laflar kurtaramaz, Kadın toplumdaki değeri kavrandıkça ve anlaşıldıkça şiddetten kurtarılır…