?>

SARAYIN KONTROLÜNDE SEÇİM!

M. Şah Ayaz

2 yıl önce

Bu muhalefete ve Halka hiç akıl erdiremiyorum, yaptıkları ve söylemleri ile beklentileri arasında adeta uçurum var, ama hala hayal kurmayı bırakmıyorlar!

Bu sistemin tamamen ortadan kaldırıldığını, tam saray rejimi ve tek adam yönetimi haline çevrildiğini bu muhalefet söylüyor.

Hukukun kalmadığı, tamamen siyasallaştığı, yargının adil ve hakka saygılı olmadığını, saray güdümünde bir yargı sisteminden şikayet etmektedirler!

Anayasa mahkemesinden tutun, yüksek seçim kurulu ve hakimler sancılar yüksek kuruluna kadar, tamamen, adalet bakanının kontrolünde, bakan ise sarayın kontrolünde olduğunu iddia ediyorlar!

Güvenliğe gelince, jandarma genel komutanı hakkında söyledikleri, onun çete mafya ve diğer suç örgütleri ile beraber resimleri ve korumakla görevli olduğu sınırları nasıl delik deşik ettiğini, yine bu muhalefet partileri dile getirmektedirler.

Sandıkları korumakla sorumlu olan, kırsalda jandarma, şehirler ve kasabalarda ise emniyet güçlerinin hakimiyetinde olan, sandık güvenliği, haliyle bu komutana ve bu içişleri bakanına bağlı ve onun merinde olan güçler değil mi?

Peki bu komutan ve bu bakanın adil tarafsız ve hakkaniyete uygun davranacaklarının garantisi var mı, bu iki güç direk olarak saray a bağlı değil mi?

Her şeye rağmen bugüne kadar yapıldığı gibi bu baskı ve yasa dışı uygulamaları seçim günü ve sandık başlarında yapmayacaklarına bir garanti var mı?

Bakın halkı birbirine düşürmek için, yine tabi ki Kürt halkını bir birine kırdırmak için, iki Kürt partiyi yine Kürt bölgesinde karşı karşıya getirmek ve çatışma ortamı yaratmak için kurulan tezgahlar!

Bunları muhalefet partileri görmüyor mu?

Görüyorsa bu konuda alabileceği bir önlemi var mı? Olmadığına göre bu hayalleri neden kuruyor?

Kim ona kurduruyor?

Birkaç tane sosyal medya kanallarının pompalaması ve özellikle dışarıda, tamamen kontrol dışında olanların gösterdiği cesur yayın politikası ile içerde herhangi bir müdahaleleri olabilecek mi?

Bakın çevreye ne kadar aç ve aç gözlü, zengin ve iş adamı olduklarını iddia edenler, yani sarayın beslemeleri, kimisi mecbur bırakılarak, sokaklara, köylere kasabalara dadanmış ve oy peşinde, seçmen yaralama içinde, parası ile maddi ve manevi gücü ile bunu yapmak zorunda!

Muhalefet hala bir seccadenin hesabını veremezken, muhalefetin ikinci partisinin camını kurşunlayan, kişi yakalanırken, içişleri bakanı ne dedi?

Türk polisi yakalar! Ama bu polis kimseye hesap vermek zorunda değil, ancak sarayın talimatı ile iş yapar ve onun istediği kadar açıklama yapar.

Muhalefet çıt çıkardı mı? Soru sordu mu? Tetikçi değil asıl azmettiriciyi yakalamak için baskı yaptı mı? Yapamaz çünkü azmettirici biliniyor ve ondan hesap sorulamıyor!

İşte bu şartlarda ve bu ortamda, bu güvenlik ve bu istihbarat gücü ile bu saltanatın tamamen hakim olduğu ortamda yapılacak seçimlerin sonucunun şimdiden tahmin edilmemesi hayalperestlik olur!

Demokrasi, Güçler ayrılığı, hukuk devleti, adil bir yargılama ve hak hukuk için başka bir harekete ve başka bir bahara derim.

15 Mayıs günü çok acı bir ortam ile uyanabiliriz, bu yüzden muhalefetin daha farklı davranması ve muhalefet gücünü tam olarak ortaya koyması gerekir, hangi saray ve hangi saltanat, seçimle ve demokrasi ile son bulmuştur?

YAZARIN DİĞER YAZILARI