Siyasete yeniden dönme çalışmaları ile gündeme gelen eski Başbakan Tansu Çiller ile ilgili yeni bir iddia daha ortaya atıldı.
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü yazısında Çiller’in yakın çevresine, “Ekonomi konusunda dümenin arkasında ben varım.
Maliye Bakanı Nureddin Nebati sık, sık beni ziyaret ediyor ve fikirlerimi alıyor. Ankara’da ekonomi kurmaylarıyla yapılan toplantılara da katılıyorum” dediğini yazdı. 3.6.2022
Çiller de her şeyi kendine bağlamıştı.
1994'de yaşanan ekonomik kriz iktisatçılar tarafından kötü ekonomi yönetiminin yol açtığı krizlere örnek gösteriliyor ve son yaşananlarla büyük benzerlikler taşıyor.
En çok da "faiz düşürme inadı" nedeniyle kurlardaki yüksek oranlı artışlar, varlıkların erimesinde benzeşiyorlar.
1994 krizinde enflasyon ve faizlerdeki yükselişte çok yüksekti.
Şimdi uygulanan ekonomik tedbirlerin yine kurlarla birlikte faiz ve enflasyonda çok daha yüksek oranlara çıkılması kaçınılmaz gözüküyor.
1990'lı yıllarda kamu harcamaları halkçı kararlarla çok hızlı artmış, devlet kamu bankalarından borç kullanıp büyük ölçüde borçlanmıştı. Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hayatını kaybetmesinin ardından yerine Süleyman Demirel'in seçilmesiyle, Tansu Çiller de 1993 yılında başbakanlık koltuğuna oturdu.
1993 yılı sonlarında hem bütçe hem cari açık çok yüksekti.
Çiller, ekonomik kurumların tümünü kendine bağlayarak kamunun borç yükünü, yüklü faiz ödemelerini azaltmak için faizleri düşürmeye kilitlendi. Ancak bunu zorla yapmaya çalıştı.
Merkez Bankası ve bankalara zorla faiz indiremeyince, makro istikrar sağlayacak önlemler yerine, talimatla faiz düşürmeye kalktı. Hazine'nin borçlanma ihalelerini faiz yüksek gerekçesiyle iptal etti.
Borçlanamayınca "Telekom'un T'si" denilen telefon hizmetlerini özelleştirmek istedi, ancak bu girişim Anayasa Mahkemesi'nden geri döndü.
1994'te de dolar fırlamış, sermaye kaçmıştı.
1994 yılında Tansu Çiller başkanlığındaki DYP-SHP hükümeti, faiz oranlarını düşürmek amacıyla piyasaya yüksek miktarda para sürdü. Ancak yüksek likidite, faizi düşürmek yerine, dövize hücuma neden oldu.
Hükümet, döviz satarak talebi düşüreceğini, paranın borsaya yönleneceğini söylüyordu. Ancak 52 milyon dolarlık hacmi olan borsa para çekmekte yetersiz kaldı.
Bankalar yüksek kur ayarlaması olacağını beklentisiyle hareket edince piyasaya sürülen döviz, fiyatı düşürmedi aksine arttırdı.
Dolar, birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya fırladı, 38 bin lirada tutundu.
Döviz rezervleri 7 milyar dolar iken Nisan 1994’te 3 milyar dolara düştü.