Günümüz Türkiye’sin de çalgıcı, türkücü, fenomen, adına sanatçı denilenler ile fiziki güzelliğini kullanan insanların, ülkenin okumuş saygın entelektüel kültürlü bilim insanları ve iş insanlarından daha çok gündem de olmaları onlardan daha fazla gelirler elde etmeleri, bu kişilerin sosyal medyalarda milyonlarca takipçilerinin olmasına akıl sır erdirmek mümkün değildir.
Bunu hangi psikolojik ve sosyolojik bilimi ile açıklamak mümkün acaba? TV’lerde sürekli bunların yer alması saçma sapan konuları ele alıp dizilerde toplumun tüm dengesini bozacak nitelikte filmlerin oynamasına göz yummak mevcut iktidarın kültürel erozyona ses çıkarmamasını anlamak mümkün değildir. Burada kastettiğim elbette ki sansür değildir. Ancak o kadar toplumsal değerlerden uzak konular işleniyor ki, sanki tüm rezaletler normalmiş gibi bir hissiyatın doğmasına vesile olmaktadırlar.
En ufak bir siyasi söylemine bile zaman zaman RTÜK tarafından ceza kesilmesi ve bu abuk subuk dizilere ses çıkarılmaması iktidarın vebalindedir.
Dijital çağda, sosyal medya ve televizyonun kitlesel etkisi benzersiz bir seviyeye ulaştığı bir gerçektir. Geleneksel medya aracılığıyla tanıtılan ünlüler ve sosyal medya fenomenleri artık milyonlarca insana doğrudan ulaşabiliyorlar ve bundan çok yüklü paralar kazanmaktadırlar.
Toplumda statü algısı geçmişte meslek, eğitim ve toplumsal katkı gibi faktörlere göre belirlenirken, günümüzde görünürlük ve popülerlik, güzellik bu statüye ulaşmada daha etkili hale gelmiştir. Bir insanın ne kadar ‘takipçisi’ olduğu, başarı kriteri olarak görülmeye başlandı artık. Bir fenomenin milyonlarca takipçisi olması, onun daha üstün ya da saygı duyulacak biri olduğu kanısı oluşturulmuştur.
Sosyal medyada ve televizyon programlarında sürekli olarak güzellik standartları ön plana çıkarılması, dizilerde, müzik kliplerinde ve sosyal medya gönderilerinde sıklıkla bedensel cazibe, şöhretin anahtarı olarak sunulması birçok gencin aklını çelmektedir. Bu durum, özellikle gençler için görünüm ve beden üzerine kurulu bir kültürün oluşmasına vesile olmaktadır.
Bu figürlerin toplumda teveccüh görmesi ve başarıyla özdeşleştirilmesi, gençler için olumsuz örnekler oluşturmaktadır. Hızlıca kazanılan şöhret ve buna bağlı olarak gelen maddi kazanç, emek harcamadan başarıya ulaşma arzusunu körüklenmektedir.
Ayrıca, bu durum toplumda bir değer kaymasına neden olmaktadır. Çalışma, üretme ve yaratıcı olma gibi değerler geri plana itilmiş hızlı nasıl zengin olabilirimin hayalleri sonucu bir birini kandıran kandırana düzeni kurulmuştur. Toplumda bir birine güven algısı sıfırın altına düşmüştür.
RTÜK gibi denetleyici kurumlar, genellikle siyasi içeriklere yönelik daha sıkı denetimler uygularken, eğlence sektörü ve dizilerdeki olumsuz örneklere karşı aynı derecede hassas davranmamaktadır. Toplumun genel sağlığı ve genç nesillerin sağlıklı gelişimi için, bu tür içeriklerin de ciddi bir biçimde değerlendirilmesi gereklidir. Aksi halde, yalnızca kısa vadeli popülerlik ve reyting kaygıları, uzun vadede toplumsal değerlerin aşınmasına yol açar.
Günümüzde birçok gencin bu figürlere özenmesi, aslında toplumun daha derin sorunlarına işaret ediyor. Hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan ele alındığında, bu konunun çok boyutlu bir problem olduğu ve çözüm için hem devlet hem de toplum düzeyinde çaba sarf edilmesi gerektiği ortadadır.
Var Mı Bir Umut? Bence yoktur.