Dün gece yine olağanüstü gecelerden birini yaşadık, Richter’e göre 7.9, yerel ölçüme göre 7.8 Pazarcık depremi ile tüm Ortadoğu kıtası sarsıldı.
Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan, diğer Arap ülkelerinin birçoğu sarsıntı geçirip, depremin etkisi ile birçok can ve mal kaybına uğradı.
Batman da hiç görülmemiş bir sarsıntı yaşamasına rağmen mal ve can kaybı olmasa da, birçok binada, çatlaklar ve yarıklar meydana geldiği, bazı binalar ise girişlerin yasaklandığı bildirildi.
Maddi hasar tespiti için çalışmaların başlatıldığı ve çok hasarlı binalar tespit edilerek, mühürleneceği tahmin ediliyor.
Doğa olayları ve her zaman beklenen bu felaketler hususunda insanoğlu her zaman hazırlıksız yakalanmaktadır.
Türkiye de her kes Marmara ve doğu Anadolu fay hatlarını tartışırken, 1500 yıldan beri faal olmayan bir fay ın harekete geçmesi herkesi şaşırttı.
Tabi takdiri İlahi ne olsa baş göz üstüne, bu tür felaketlerde alınacak en önemli tedbir, yapıların depreme dayanıklı ve tüm önlemlerin alınmasıdır.
Bu gün görüyoruz ki bu deprem bize gösterdi, yeni binaların birçoğu hasar görmüş ve çökmüştür, bu binalara bakılacak olursa özellikle müteahhitlerin aç gözlülüğü ve fenni denetimin olmaması…
Bizler bu felaketlere karşı hazırlıklı olmaya çalışırken, Allah’ın takdiri olduğunu da göz ardı etmememiz gerekir, bu felaketler sonucu dünyadan soğumamak, aynı zamanda, ahreti de ihmal etmememiz gerektiğini bilmemiz lazım.
Bakın deprem ile ilgili Allah Kuran da nasıl buyuruyor;
“De ki (Allah), üzerinizden veya ayaklarınızın altından, azap göndermeye kadirdir. Yahut bir fırkayı(milleti) musallat ederek bazınıza, bazınızın azabını tattırır. Bak! Ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz? Umulur ki fıkhederler(aklederler).
(Böylece onları bir 'sarsıntı' tuttu. Arkasından da yurtlarında, diz çökmüş olarak sabahladılar.
Arz'da, birbirine komşu kıtalar', üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır. Öyle ki bunlar, aynı su ile sulandığı halde, ürünlerden bazısını bazısından üstün kılıyoruz. Muhakkak bunda, akledecek bir kavim için, ayetler vardır.
Onlardan öncekiler de plan(düzen-tuzak) kurdular. Allah, binalarının temellerinden geldi, tO kötülükle, plan(tuzak-düzen) kuran kimseler, Allah'ın kendilerini, yere geçirmeyeceğinden veya şuurunda olmadıkları bir yerden, onlara azabın gelmesinden emin mi oldular?”
Depremi ve doğal afetleri haber veren Allah, akıl sahiplerini uyarıyor ve yaşantılarından dolayı, yönetimlerinden ve insani ilişkilerden dolayı, akıl dışı, yaratılış dışı ve insanlık dışı yaşam koşullarından uzak durmaları…
Zulüm baskı ve adaletsizlikten kaçınmaları, kendilerini insani ve fıtrati yaşam biçimine dönmeyi tembihliyor, aynı zamanda akıl ve mantık içinde önlemlerini almalarını tavsiye ediyor.
Biz insanlar bu tür doğal afetlere her zaman hazırlıklı olmalıyız, maddi ve manevi tedbirleri elden bırakmamalıyız.
İnsanoğlu doğa ile mücadele ederken, doğanın gücüne karşı aciz olduğunu bilmeli ve yaşam biçimini bu güce göre ayarlamalıdır.
Hiçbir bilim adamının tahmin etmediği ve her zaman olduğu gibi ihmallere göz yumduğumuz gibi, bizim Allah tarafından gelen doğa hareketlerine karşı birincisi bilim ve ikincisi dürüst işçilik yapmamız gerekiyor!