?>

NEDEN VE NİÇİN OKUMALIYIZ…?

MEHMET BAŞARAN

5 gün önce

İnsan, doğar büyür yaşlanır ve ölür. Hayat hikâyesi tıpkı bir ağaç gibidir.

Toprağa atılan bir tohum misali filizlenir meyvelenir belli bir ömürden sonra solup gider bu dünyadan.  Ancak doğumu ile başlayıp ölümü ile biten hikâyede insan, nereden gelip nereye gideceğini bilebilmesi, kendisi ile diğer canlılar arasındaki farkı ayrımı görebilmesi için öncelikle kendini tanıyabilmesi ve tanımlayabilmelidir. İnsanın kendini tanıyıp tanımlayabilmesinin yegâne yolu da okumaktan geçer.

Evet, okumak yüce kitabımızın da ilk emri olan okumak…

Okumak bir bilgi arayışıdır. Farklı dünyalara kapı aralamanın en keyifli yolu, hiç göremeyeceğimiz yerleri görmek ve şahit olamayacağımız hikâyelerin içerisinde yaşamak için gezintiye çıkacağımız en güzel yolculuktur.

Okuyan insan sağlıklı düşünür, hızlı kararlar alır, ufku gelişir. Okuyan insanın hayata bakışı olayları kavrayışı, insanlara karşı anlayışı daima farklıdır. Kitap okumak, anlama gücümüzü ve konuşma yeteneğimizi kuvvetlendirir, etkin ve etkili bir insan olmanın yollarını sağlar. Meslek ve eğitim hayatımızdaki başarı düzeyimizi yükseltir, toplumsal ilişkilerimizin kalitesini artırır. Kitap okumak hayatı sevdirir, düşünceleri olgunlaştırır, insanı kibarlaştırır.

Kitap okumak; düşünceyi besleyen, geliştiren ve çabuklaştıran bir ilaçtır. Ve daha sayamadığımız nice faydaları vardır. Ancak, hepsinden önemli olanı, okumak insanoğlunun kendi varlığını duyumsatan ve kendini ispatlama adına yapabileceklerini hissettiren çok özel bir eylemdir.

Bu nedenle konuya giriş yaparken de anlattığımız gibi insan daha çok doğma ve var olma hikâyesinden yola çıkarak kendini tanıması bu tanıma ile beraber çevreyi doğayı ve doğadaki diğer canlıların hayattaki yaşam gayelerini anlamlandırmada kendine rehber ve vasıta edinmelidir okumayı. Tıpkı Yunus Emre’nin dediği gibi “İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmez isen. Ya nice okumaktır..”

Binaenaleyh, okumaktan anlam kişi önce kendini tanımalı, Hakk’ı tanımalı sonra karşındakini tanımalıdır. Kendini tanıyamayan insan başkasını da tanıyamayacağı gibi çevreyi doğayı da tanıyamayacak,  yaşadığı hayat onun için çok da bir anlam ifade etmeyecektir.

Yaşamaya, kendini bilmek ve kendini okumak ile başlayan insanların hayat yolculukları ise çok başkadır. Onlarda hayatı ve insanları tanımak için çoğu zaman teraziye ve tartıya ihtiyaç yoktur. Onlar okudukları hikâyelerden edindikleri bilgi birikim ve tecrübelerden insan sarrafı haline gelmişlerdir. İyiliğin içine saklanmış kötülüğü, sevginin içine gizlenmiş garez ve hasedi çabucak fark ederler.

Bu sebeplen okullarda sadece başarıyı arttırmak veya birilerinin gözünde entelektüel bir şahıs görüntüsüne bürünmek için değil; Bilmek, anlamak ve farkında olmak için okumalı ve okutmalıdır insan.

Mesela..! Yüzünüze dost görünüp arkanızdan kuyu kazan, kazdığı kuyuya kendi düşen ve kendini o halde bile Yusuf zannedenleri tanımak için okumak.

İçinde onca kötülük beslemesine karşılık sizi seviyorMUŞ gibi yapan akraba dost ve arkadaşlarınıza inanıyor MUŞ gibi yapmak için okumak…

Mesela…! Sadece varlıklarıyla var olduklarını hissettirip yok etmeye çalışan, cebindeki bollukla karakterindeki yokluğu ödemeye çalışan insanları tanımak için okumak.

Mesela…! Her şeyin anlamını yitirdiği bu hayatta kaldırıma taş olmayacak insanları başımıza taç etmemek, DEĞERLERİMİZ ile DİĞERLERİMİZİ birbirinden ayırt edebilmek için okumak.

Mesela..! Takma etiketler, maskeli düşüncelerle ideolojik kisvelerin altında gölgelenmiş insanların söyledikleriyle yaptıkları arasındaki uçurumları görebilmek için okumak.

Mesela…!  İbadet odaklı bir Müslümanlığa bürünüp, menfaatine göre kılıf değiştiren, söz konusu hak hukuk olunca fetvası cebinde olan, paraya pula tapan muhitlerin gerçek kıblelerini görebilmek için okumak…

Mesela…! Nice Ansiklopediler okuyup hâlâ kendini okuyamamış, yüksek ihtisaslar akademiler bitirip topluma zerre misali fayda sağlamamış, diplomalı eğitimcilerin eğitimsizliklerini fark edebilmek, her okuyanın Âlim, her Âlim’in de ilmiyle amil olmadığını görebilmek için okumak.

Mesela…! Bilenlerin anlatmadığı, anlatanların bilmediği, herkesin her şeyi çok bildiği bir dünyada, hiç kimsenin hiç bir şey bilmediğini bilmek için okumak.

Mesela…! Bu hayatta dürüst bir insan olmanın; bir cemaate, bir tarikate veya siyasi bir derneğe bağlı olmaktan çok daha değerli ve çok daha önemli olduğunu anlamak, idrak etmek için okumak.

Barış isteyenlerin çıkardığı savaşlar, kavganın içinde olmayan kahramanlar, parası ile sevmeden aşık olanlar… Ve daha nice eğriyi doğru yapanların yalan hikayelerini doğru okuyabilmek için OKUMAK!

Ukalalık yapmak laf paylaşmak ise maksadın eline kitap almayacaksın. Farkındalık için, farkında olmak için, fark etmek için, fark yaratmak için, bilmek ve bulmak için OKUMAK!

Aynaya baktığımız kadar kitaba bakabilsek, arkadaşımız sevgilimizle buluştuğumuz kadar bir öğünde kitapla buluşabilsek, midemizi doyurduğumuz kadar beynimizi, zihnimizi doyurabilsek.

Elbisemize ayakkabımıza verdiğimiz değeri kitaplığımıza verebilsek, okumayı başarı arttıran bir araç etkinlik veya hobi olmaktan çıkarıp hayatımızda ekmek gibi su gibi ihtiyaç haline getirebilsek çok şey değişirdi hayatımızda değil mi?

İçinde yaşadığımız hayatta yaşam alanları kalmamış, cadde ve sokaklar cinayet kokuyor.  Acı ve gözyaşı hayatımızın her anına sinmiş ve sirayet etmişse yegâne sebebi okumamak ya da bir şeyleri yanlış okumaktır…

Kendimizi okumak ve tanımak yerine birbirimizin canına okumanın bedelini çok ağır ödüyoruz.

Gezmeye tozmaya, sanal ve sosyal âlemlere sınırsızca vaktimiz var iken okumayı lüzumsuz bir araç olarak görüyoruz.

Birbirimize meydan okumayı hüner zannedip kimseye pabuç bırakmazken, hastamıza aldığımız ilacın içindeki prospektüsü okumaya çoğu kez üşeniyoruz.

OKUMAK için o kadar çok sebebimiz olsa da sebepsiz bir şekilde OKUMUYORUZ...

YAZARIN DİĞER YAZILARI