Arif Arslan’ın Yüz yüze Batman kitabında bahsettiği şahıslardan tanıdıklarım fazla değildi. Batman’da görev yapan ilk Yüksek kimya mühendisi Süleyman Barış’ın rafineride çalışmaya başladığı zamanı hatırlıyorum.
Petrol Mühendisi Esad Kıratlıoğlu’nun, Enerji Bakanlığı olmadan önceki dönemde Batman’da görev yaptığını yüz yüze Batman kitabından öğrenmiştim.
AKYÜREK ŞEN BİR MAHALLEYDİ
Türkiye Petrollerine komşu Akyürek Mahallesi ile kentin diğer semtlerinde yaşayanlarla sitedeki insanların yaşam karışımı yaşam tarzları vardı. TPAO’daki ilk genel grev sırasında sekiz yaşlarında olmalıydım. İşçilerin şu anki sendika binasının olduğu yerde toplanarak bir su havuzuna bozuk para atarlardı. Şu an sendikanın yanındaki çıkmaz cadde TPAO'nun giriş kapısına giderdi.
TPAO NUN İÇİNDEN GEÇEN CADDE
Türkiye Petrolleri tesisleri içinden geçen cadde güzergâhında Kurtalan'lı Toprak ailesinin akaryakıt istasyonu vardı. Hasankeyf yoluna kadar araçlar tesislerin içinden geçerdi. Merhum Belediye Başkanı Şahabettin Bağdu’nun o yolu Türkiye Petrollerine satıldığını sonradan öğrenmiştim. Şimdi giriş kapısı olarak kullanılan yer daha önce aynı amaçla kullanılırdı.
BEYAZ SARAY’IN KUAFÖRÜ!
Bismil'i demir kardeşlerin tümünü tanırım. Macit Demir Beyaz saray olarak adlandırılan sosyal tesislerde kuaförlük yapardı, İlerleyen yıllarda TPAO'nun kristal park olarak bilinen sosyal tesitlerinde başgarson’ olduğunu öğrendim. Mehmet Yamaç’ın en uzun süreli Türkiye Petrolleri Bölge Müdürlüğü yaptığı, kurumun Batman’daki, sosyal tesislerin modernleştirilmesine katkı sunduğu biliniyor. Batman’da çekimi yapılan ‘Toprağın Kan’ı filmini hatırlıyorum. Filmin Batmanda ’ki galasında sanatçılar, Raman sinemasına gelip seyircilerle buluşmuşlardı. İlgi odağı Erol Taş olmuştu. TPAO Batman Orkestrasının ‘altın mikrofon’ ödülünü kazandığını anımsıyorum. O başarı Batmanlıları mutlu etmişti.
İLK HASTANE CAMİİ BİTİŞİĞİNDEYDİ
İlk hastane veya dispanser şu an Site camisinin bulunduğu alanın bitişiğindeydi. Babamın kullandığı faytonla birkaç defa hastanenin olduğu yere gittiğimi hatırlıyorum. Dr. Tarık Ziya Ekinci, sevilen ve saygı duyulan bir doktordu. O’nu tanıyanlar şahsından bahsedildiği an ona olan şükranlarını belirtirlerdi.
Okul okuduğumuz yıllarımda medrese eğitimi vardı. Yıldız cami olarak bilinen ibadethanede köyden gelen dar gelirli öğrenciler medresede kalırlardı. Sabahları da eğitim gördükleri okullara giderlerdi. Yiyecekleri camiye komşu olan ailelerin yolladığı yemeklerdi. Verilen yemeğe tain diyorlardı. Faka'ların medresede aldıkları dersleri ezberlemek için caminin önünde ellerinde cüzleriyle olta atıp yüksek sesle tekrarlarına şahit oldum.
KIRMIZI ‘KAR’I GÖRENLER!..
Piruze Kılıç ana çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı sıkıntılarını dile getirmiş. Birinci Dünya savaşı ve ikinci Dünya savaşı sırasında yaşanan kıtlık zamanlarını yağan ilk kırmızı karı gördüğünü söylemişti. Rahmetli dedem Kılıç'ın şahit olduğu kırmızı karı gördüğünü bana anlatmıştı.
Doktor Mehmet Ali Aktan dedem için hayatında doktora gitmediğini söylemişti. Sağlıklı olmasına çok çalışıp sürekli hareket etmesine borçlu olduğunu söylemişti.
Hoşgörü şehri Batman’da, yaşayan ünlü Ermeni Dengbeji Karepeto Xaco’nun yoksullukla geçen yaşamının yansıması Kürtçe yaptığı beste ve şarkılardan anlaşılıyordu. Rahat bir yaşam için önce Suriye'ye sonra Erivan'a gidişini anlatıyor. Karapeto Xaco. Çok sevilen şarkılarıyla bilinmektedir.
ERMENİ HAZAL ÖYKÜSÜ...
Ermeni Hazal ise bir benzeri olmayan öyküsüyle bilinmektedir. Hayatını Müslümanlara yardım etmeye adayan güzel insan. Sattığı yoğurtla kazandığı paralarla çocuklara şeker meyve alıp sevindiren mükemmel bir hanımefendiymiş Hazal ana. İleride azım olur diye biriktirdiği paraları bir yerlerde saklamıştı. Biriktirdiği paralarının çalınmasıyla hayata küsen, Ermeni Hazal yoksul ancak gönlü zengin bir değer olarak anılmaya devam ediyor.
SÜRYANİ RADYOCU...
Radyocu Aziz Kılıç'ı çocukluğumda tanımıştım. Şengünler pasajında radyo tamirciliği yapıyordu. Mahallemizde otururdu. Erken kalkar, dükkânına giderdi, şişman ve kısa boylu sayılırdı. Eşi erken öldü. Baldızı ile evlendiğini hatırlıyorum. Erkek çocuğu yoktu. Bir veya iki kızı vardı. Midyat’ın Süryanilerindendi. Halk, onu çok severdi.
Mehdi Zana anılarda su altında kalan ‘El Medina'yı’ Sel bastıktan sonra babasının Silvan a yerleştiğini anlatıyor Zana. Diyarbakır Belediye Başkanlığı döneminde Batman’dan asfalt yardımı aldığını söylemişti. Mehdi Zana asfaltın çıktığı şehir olması nedeniyle Batman’ı, Türkiye de tanınır kıldığını belirtiyor.
HERENDE’DE İSA’YE KEYFO...
Namı değer İsa ’ye keyfo veya ‘Ape İsa’ olarak bilinen şahıs İş yerimize yakın Hrened köyünde ikamet ederdi. Sık olmazsa da çalıştığımız iş yerine gelirdi. Şirkette çalışan eski işçileri tanırdı. Onu tanıyan işçiler Ape İsa'ya hürmette kusur etmezlerdi. Ermeni bir ailenin çocuğu olarak ‘Herend köyünde doğmuştu. Müslüman olmayı gençlik yıllarında kabul etmişti. Üzüm ve fıstık yetiştirerek geçimini sağlıyordu. Şarap üreticiliği de yapıyordu. 90’lı yıllarda köyündeki arazilerini satıp, İstanbul’a yerleşti. Oradaki yaşama uyum sağlayamadığı için 2000’li yıllarda tekrar köyüne dönmüştü. İsa'ye keyfo çok sevdiği köyünde yaşama gözlerini yumdu.
GURURUMUZ ŞİMŞEK’Tİ...
Güreş sporundaki tuş kralı gururumuz Mehmet Emin Şimşek, Türkiye Petrolleri güreş takımındaydı. .Onun takımda olduğu dönemlerde TPAO'da birçok güreşçi vardı. Batman’ın madalyalı tek güreşçisi Şimşek, emekli olduktan sonrası antrenörlük yaptı.
Amcam Hüseyin Pilatin, yıllarını birinci caddedeki dükkanında esnaflık yaparak geçirdi. Bir sorun nedeniyle şu anki şehir içi minibüs durağının yakınında olan mülkiyeti ona ait olan dükkanına taşındı. İşine bağlıydı. Dönemin gerektirdiği şartlar nedeniyle bakkallık mesleğini devam ettirdi.
Çalıştığım şirkette mühendis olan Rıza Köknar alışverişi için bir gün amcamın dükkanına gitmiş. Dükkâna girdiği zaman kendimi Hindistan’da hissettim demişti. Amcam işlettiği dükkânda her türden baharat satardı. Bu sebepten mühendisin kendini Hindistan'da hissetmişti. Amcamı kısa süre önce yakalandığı hastalık nedeniyle kaybettik.
Şehrin ilk market bakkal karışımı iş yeri kıvırcıklar gıda pazarıydı. Dört kardeş birlikte çalışırlardı. Temiz ve düzenli dükkânın müşterileri Mobil petrol şirketi ve TPAO kurumunun temel gıda maddesi ihtiyaçların karşılarlardı. Kıvırcıklar olarak tanınan kardeşler çalışkan ve birbirlerine bağlıydılar.
DEVAM EDECEK…