Bu sene salgın nedeniyle tüm toplu ibadet ve gösteriler yasaklandığı gibi, bunlara katılım ise cezalandırılmaktadır…
Tüm toplu oturulan mekanlar ve iş yerleri bu salgın nedeniyle kapatılmıştır, bununla birlikte hafta sonları da sokağa çıkma yasakları uygulanmaktadır.
Tıpkı iktidar partisinin kongreleri gibi, iktidar partisinin oy depoları olan, Cami cemaatlerinin de sağlığı düşünülmeden, Teravih Namazları serbest bırakıldı…
Teravih İslam dininde ibadet olarak Ramazan aylarında, iftardan sonra dinleme anlamına gelen bir Namaz, yani farz olmayan ve dinen kılınmasında, herhangi bir mecburiyet olamayan bir ibadet.
Buna rağmen bu ibadetin özellikle toplu kılınan bu ibadetin serbest bırakılmasının tamamen siyasi endişelerden kaynaklandığı bilinmektedir.
Tıpkı Hac ve Cuma Namazları gibi bu ibadetin de birçok İslam ülkesinde yasaklanmasına rağmen ülkemizde bazı sudan bahanelerle serbest bırakılmaktadır.
Ramazan ayına girerken kahve, lokanta, pastaneler gibi iş yerlerinin kapatılmasının çok büyük maddi olumsuzluklara yol açmasına rağmen bu yerlerin kapatılması veya paket servis ile çalıştırılması…
Siyasi iradenin toplumun gerçeklerinden çok uzak olmasını ve kendi çıkarları dışında kimseyi düşünmemesinin bir tezahürü olarak bilinmektedir.
Ramazanın manevi atmosferinin tamamen bozulması, Teravih namazlarının ise sadece bir sembol olarak bırakılması, toplum yararına olan bir karar olmadığı kanaatindeyim.
İslam ı daha çok İbadet ve Namazdan müteşekkil olduğuna inanan, kişilerin bu Teravih Namazına çok önem verdiklerini biliyoruz, Namazı dinin direği olarak bilen ve inanan kişiler için böyle bir serbest iyet onların manevi dünyasında çok önemli yer tutacağını bilen iktidar…
Bu önemli kitlenin desteğini sağlamak için bu müsaadeyi vermesi, ilerde salgın yönünden telafisi zor sonuçlar doğuracağı bilinmelidir.
Dün Mavi olan haritamız bu gün sarı ise yarın yani Ramazan ayı içinde maalesef kızaracaktır, bu tablo ile karşılaşmamak için inançlı ve TERAVİH MERAKLISI Müslümanların bu ibadeti bu yıl ertelemelerini öneririm.
Keyfiyet kendilerine ait olmak üzere bu sünnetin yerine getirilmemesi, dinen bir sorumluluk getirmeyeceği gibi, büyük bir sevaba nail oma yerine büyük bir günah a girme sebebiyetini de göz ardı etmemelerini yeğlerim.
“Nafile namazların tek başına kılınması daha faziletli olduğu halde, teravih namazının cemaatle kılınması Hz. Peygamber (s.a.s.)'in uygulaması ile sabittir. Nitekim Hz. Peygamber teravih namazını birkaç defa cemaatle kıldırmış, ancak daha sonra farz olur düşüncesiyle cemaate kıldırmaktan vazgeçmiştir (Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1; Müslim, “Müsafirin”, 177). Hz. Ömer halife olunca, halkın dağınık bir şekilde Teravih namazı kıldıklarını görüp, tekrar cemaatle kılınmasının daha hoş olacağını düşünmüş ve ashapla istişare ederek bu namazın yeniden cemaatle kılınmasını başlatmıştır. Halkın vecd içinde bu namazı kıldıklarını görünce, “ne güzel bir adet oldu” diyerek memnuniyetini belirtmiştir (Buhari, “Salatü't-Teravih”, 1). Hz. Ali de, bu uygulama sebebiyle “Ömer mescitlerimizi Teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi, Allah da Ömer'in kabrini öyle nurlandırsın” diye dua etmiştir (el-Mutteki el-Hindi, Kenzu'l-Ummal, XII, 576).”
Teravih ile ilgili bu hadis gösteriyor ki Teravih namazının cemaatle kılınması sadece bir adet olduğu görülmektedir.
Hatta bunun bidat olduğunu ve cemaatle kılınma âdetinin Peygamber efendimizden sonra yerleşmesi nedeniyle cemaatle kılınmamasının daha hayırlı olacağı iddia ediliyor.