Bir ülkenin bağımsızlık, özgürlük ve kalkınma kriterinin başlıca ana ilkesi, kendi kendine yetebilmek, ihtiyaçlarını kendi öz kaynakları ile giderebilmesi ile olur.
Geçende iki yazımda azıcıkta olsa bu konulara atıf yapmıştım. İnsanlık için geleceğin ana probleminin yüksek silah teknolojisine sahip olmaktan çok, en büyük tehlikenin kuraklık ve gıda güvenliği olduğunu bunun depremlerden bile daha büyük risk taşıdığını dile getirmeye çalışmıştım.
Ülkemizde yıllar önce köylerde yaşamını sürdüren kitlenin sayısı şehirde yaşayanlara oranla nerede ise başa baş durumdaydı. Her geçen gün köyler boşalmış, köylerde üretim yapacak insan sayısı azımsanmayacak oranda düşmüştür.
Bunun birçok sebebi vardır. Örneğin, insanların çocuklarını daha iyi okullarda okutma isteği, yol, su, ısınma vb. gibi problemler milleti şehirlere teşvik etmiştir.
Ancak bu sebepler ile birlikte üretim alanındaki sıkıntılar, ürettiğini hak ettiği bedel ile satamamanın yanında yaptığı işin değer görülmemesini de söyleyebiliriz. İnsanların çiftçilik ile olan duygu bağının koparılması, yaptığı işten umut var olmaktan çıkma psikolojisini geri getirmek hiç kolay olmayacaktır.
Nasıl derseniz?
Birinci örnekten başlayalım.
Devletimiz yılların bir kangreni olan hazine arazilerinin satışı ile ilgili köylülerin lehine olacak şekilde çok güzel bir yasa çıkardı. Yasa ile alım öncelliği, bu tarlaları on yıllarca ekip biçen çiftçilere verilecek şekilde düzenlenmiştir.
Kanun gerekçesine bakıldığında, kanun koyucular, devletin buradan bir gelir beklentisinin olmadığını, amacın çiftçilerin bu arazileri alarak hem üretimlerine katkı sunmak ve köylüyü köyde tutmak olduğunu ifade etmişlerdir. Yasa uzunca bir süre önce çıkarıldığı halde Batman özelinde söylemek gerekir ise bu sorunların hala tam olarak çözülemediği ve satışlarının bir türlü yapılamadığını görmekteyiz.
Konu ilgililere iletilmiş ve başta Sayın Vali EKREM CANALP, AKP İl Başkanı Sayın AKİF GÜR ile parti teşkilatı konuya çok ilgi alaka göstermişlerdir. Onların bu nazik ve ilgili olma tavırları köylüleri çok memnun etmiştir.
Ayrıca Çevre ve Şehircilik Müdürü MUZAFFER ÖZKAN, milli emlak müdür ve yardımcıları da konuya en kısa sürede çözüm getirmeye çalıştıklarını ifade etmişlerdir.
Ayrıca sorunun çözümü noktasında Ziraat Odası Başkanı Sayın NİZAMETTİN AYDİŞ de çiftçilere desteğini hiç esirgememiş ve hep yanlarında olmuştur.
Özellikle fiyat belirlemede yetkili olanların rant mantığı ile hareket etmeleri, sanki çiftçiler bu tarlaları alıp satacaklarmış gibi bir duygu ile olaya bakmaları yanlış olacaktır. Elbette ki bu arazileri manevi boyutu ile birlikte dikkate aldığımızda belki de daha da değerli olduğunu söyleyebiliriz. Yalnız bundan herkes bu araziler üzerinden ticaret yapacakmış gibi düşünmek, ya da daha önce yapılmış bir örneği emsal olarak ele almak, ne vicdani ne de kanuni olacaktır. Özetle bu sorun hala birçok köyde tam anlamı ile çözülememiştir. Olayın hala çözülememesi köylüleri tedirgin etmektedir. Köylüler sabah katlıklarında ne ile uyanacaklarını bilmemezlik psikolojisinden kurtularak, üretime odaklanmak istemektedirler.
İkinci güncel konu ise devletin son çıkardığı yapılandırma kanunudur. Geçmiş yıllarda bunun birer aynısı olan yasalarda BAĞ-KUR ihya ve yapılandırması var iken yasaya konulmamıştır. Yani herkese var ancak çiftçiye yoktur. Geriye doğru yapılandırmaya konulmamış olması nedeni ile amaç EYT den emekli olabilecek çok sayıda çiftçinin önünü kesmek olmuştur.
İşçi çalıştıran işverenin SSK primine, vergi borcuna var ama çiftçiye yok. Onlar üretim yapıyor, çiftçi ise yapmıyor öyle mi? Devletin yatırım teşvik belgesi kapsamında 6.bölgede olan ve 100 işçi çalıştıran bir gıda paketleme işletmesine sağladığı aylık SGK desteği sadece 345,276,00 TL’dir. Yıllık ise 4,143,312,00 TL olmaktadır. Elbette ki devlet destek versin kimse buna karşı değildir. Çokta iyi olmaktadır. Ancak işaret etmek isteğim konu olaya bakıştaki mantıksızlıktır. Bu köyde üretim yapan çiftçinin işini görmezden gelmektir. Çiftçinin moralini kırmak, ona sahibin yoktur seni tanımıyorum anlamı çıkmaktadır. Fabrikada ter döken emekçi üretiyor da çiftçiler ne üretiyor? İş adamlarının vergi cezalarının %80’i affediliyor iken gariban çiftçinin EYT kapsamına girebilecek günlerini alıp, emekli olmasının yolu neden kapatılmıştır? Gerçekten de bunu anlamak mümkün değildir.
Konuyu örnekler ile uzatmak mümkündür. Bu kafa ile daha çok pazar tezgahlarında ucuz patates, soğan domates aramak zorunda kalacağımızı unutmayalım…