Bazı güzel ve anlamlı sözler vardır ki, bunlara ata sözü denilir. Ata sözleri geçmişten günümüze toplumsal olaylar esas alınarak derlenmişlerdir. Bu sözler bir çok ilim sahibinin onayından geçerek günümüze kadar gelmişlerdir. Tümü de gerçekten çok anlamlı ve çok doğru söylenmiş olup, bazı insanların içine girdikleri hali çok güzel tarif eden türden sözler olduklarını söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi de “iyilikten maraz doğar “ atasözüdür. Günümüz insan oğlunun gözünü kör eden hasletlerden biri olan dünya malına tamahkarlık ve zenginlik duygusu zaman zaman insanın çok nankör olmasına neden olabilmektedir. Defalarca iyilik ettiğin ,yol gösterdiğin adam hiç beklenmedik zamanlarda , köpeğin tabağına işemesi misali ,her şeyi berbat edip yapılan iyiliğe karşılık kötülük edebilmektedir. Peki bu duygu neden kaynaklanmaktadır? Hayvanların kendilerine yapılan iyiliğe karşı gösterdikleri sadakat ,insanlarda neden yoktur? Bunun bir çok psikolojik ve sosyolojik cevabı vardır. Kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Kişinin eğitim durumu, içinde yetiştiği toplumun değer yargıları ,aile yapısı gibi faktörler bunda belirleyici olabilmektedir. Şimdi aklınızdan şunu his ettiğinizi tahmin edebiliyorum. Peki hiç iyilik etmeyelim mi? Sorusu gelmektedir. Herkesten ve her hareketten suizan etmek yanlış olur. İyilikten maraz doğar sözü, iyiliğin mutlaka zararlı olduğu sonucunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini gösteriyor. ÖRNEĞİN; Hazret-i Ali, (Kötü kimse, kendisine iyilik yapılınca katılaşır, iyilik edene bir zarar verebilir) buyuruyor. Yine büyük bir zat, (Kötüye iyilik edince, ahmağa acıyınca, onlardan gelecek kötülükten sakının!) buyuruyor. Eğer bir kimse kendisine yapılan iyiliğe karşın kötülük ile cevap veriyor ,yada bunun kıymetini bilmiyor ve önemsemiyor ise ,bu kişi bence kötü bir insandır .İyiliğe tepki olarak kötülük yapılması, kabahatin iyilikte olduğu sonucunu çıkarmaz. Kötü kimseler, mürüvvetsizdir, kadirşinas değildir, nankördürler. Bunu hayatta yaşayan çok kimse olmuştur. Birkaç örnek vermek gerekirse: 1- Çoluk çocuğum açtır, bana bir iş yok mu diyor. Acıyıp bulaşık yıkama işi veriliyor. Severek kabul ediyor. Çünkü gerçekten açtır. Aradan birkaç ay geçip yerini sağlamladıktan sonra, durumunu sorduklarında, “Geldiğimde kırk tabak yıkatıyorlardı, şimdi yüz tabak yıkatıyorlar, ben de birkaçını kırıyorum” diye işinden şikayet ediyor, nankörlüğünü gizlememesi gibi. 2- Adam işsizdir. Yalvarması üzerine işe alınır, yıllarca kendisine ücret verilir. Kriz sebebiyle işten çıkarılınca, hemen tazminat davası açar. 3- Adam bilgisizdir. Kendisine yol gösterilir ,gösterilen yoldan adam zengin olur menfaat sağlar ,daha sonra sanki kendi bilgi ve becerisi ile başardı gibi afra tafralara girmesi gibi, 4- Adam işsiz ve mesleksizdir. Ona acıyıp işe alınır. O da zamanla bir meslek edinir. Adama ihtiyacınız olduğu zamanda, daha fazla ücret veriyor diye gider başka işe girmesi gibi, 5-Adam kayın babasının yardımı ile iş sahibi olur ,kayın babası onu müteahhit yapar, daha sonra kendisi gider üzerinde inşaat yaptığı kayınbabasına ait arasını ipoteğe verip kaçması gibi, 6-Adam bir şeye muhtaç olmuştur. İhtiyaçlarını giderirsin malzeme veya evrağı verirsin daha sonra nakörlük edip teşekkür bile etmediği gibi, Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bunlar kadirşinaslık değildir. Demek ki yukarıdaki atasözleri böyle kimseler için söylenmiştir. Aynı atalar iyi kimseler için de iyi sözler söylemişlerdir. (İyilik et, denize at, balık bilmezse Halık bilir. İyilikten kötülük gelmez. İyilik eden iyilik bulur) demişlerdir. ALLAH ‘IN BİZLERİ BU TÜR İNSALARDAN UZAK TUTMASI DİLEĞİ İLE ….