Değerli bir sosyal medya arkadaşım güzel bir paylaşım yapmış. Konu hayvanlar alemini ilgilendirse de insanlara da bazı öğütler vermektedir.
Adam, ormanda dolaşırken, çalıların arasında bir tilki görmüş.
Ama bu tilkinin dört ayağı da sakatmış. Adam, bu tilki böyle nasıl yaşıyor, merak etmiş. İzlemeye başlamış.
Birden çalıların arasından ağzında bir tavukla bir aslan çıkmış gelmiş.
Aslan tavuğun yarısını tilkiye vermiş, diğer yarısını kendi yemiş ve çekip gitmiş.
Adam bu mucize karşısında donmuş kalmış.
“Allah’ım” demiş, “Sen yarattıklarını nasıl koruyup kolluyorsun?
Ben de sana teslim oluyor ve kendimi sana bırakıyorum.” Ve gitmiş bir ağacın altına oturmuş, beklemeye başlamış. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş hiçbir şey olmamış. Adam açlıktan ölecek.
Ellerini açmış, göğe seslenmiş
“Allah'ım beni görmüyor musun?”
Gökten bir ses gelmiş: “Görüyorum da şaşırıyorum, neden sakat tilkiyi taklit ettin de o yiğit aslanı taklit etmedin?”
Sık sık kendinize bakın.
Kimi oynuyorsunuz, Tilkiyi mi, Aslanı mı?
Anlatıdaki örnek olayda hayvanların birbirleri ile dayanışması anlatılırken insanlara bazı önemli mesajları vermesi takdire şayandır. Tilki olmak insanları mutlu ediyorsa aldığı eğitim ve terbiye ile alakalıdır. Bu durumu iyi analiz eden politikacılar toplumun bu durumunu en ince ayrıntısına kadar inceleyerek yaşamına entegre etmeyi planlarlar.
Bu okuyarak yüksek bir makama gelip o makamın sayesinde zengin olmayı planlayan art niyetli insanların yöntemidir. Benzeri durum politikaya atılarak her türlü olumsuz davranışı yaprakta gerçekleştirilmektedir.
Toplumu yoksullaştırarak yardıma muhtaç hale gelmeleri bilinçli uygulamadır. Çünkü onların onayı ile politikadaki konumuları belirlenecektir. Yoksullaştır yardım et onları kendine bağla yöntemidir bu. Bu duruma alıştırılan toplumun bazı kesimleri bunu itiraz etmeden kabullenir. Durumu iyi olanlar dahi politikacılar yanaşarak nemalanmaya razı olurlar. Yoksul ve yardıma muhtaç olan vatandaşlara iktidarlar yardım etmek zorundadır. Bu sosyal devletin görevidir.
Bu zorunluluk yoksul insanlar tarafından bilinmez iktidarın uygulamalarını ulufe dağıtılıyor olarak düşünürler. Bu mantık onların yeterince eğitim almamalarının sonucudur. Demokrasi halkın oyları ile kendi kendisini yönetmesidir. Gelişmiş toplumlar bu konuda sistemin aksatacak her tür olumsuzluğu engelleyerek ideal yöntemleri uygulamaktadır.
Ülkemizin bulunduğu bölgelerdeki devletler krallık, monarşi ve otokrasi sistemlerin ağırlıklı olduğu yasaları anayasalara eklenerek devletlerine özgü yöntemler uygulanarak ülkeler idare edilirler. Avrupa ülkeleri gelişirken bölge ülkelerinin yoksullaşması bu nedenledir.
Çözüm ne? Ülkenin bu ortamdan çıkması için birkaç müdahale kötü gidişin kontrol altına alınması için yeterli olacaktır. Eğitimde çağdaş ve dünya standartlarında değişim gerçekleştirmek.
Hukuk adalette makam ve mevkilerine bakılmaksızın suçlu olan herkese yasaların ayrıcalıksız uygulanması. Toplumda gelir dağılımının her sınıftaki vatandaşa eşit olarak dağıtılması.
Bu tedbirler zor olsa da imkânsız değildir. Ülkenin düze çıkması için herkesin her kesin kendi konumuna göre elini taşın altına koyması şartından ödün verilmemelidir. İtibar yoksul toplumlar için lükstür.