?>

İSLAM VE BİLİM ÇEKİŞMEZ, UYUŞUR 3

RAMAZAN PİLATİN

2 yıl önce

Memleket ağır bir deprem yaşanırken Yardım için seferber olar CHP milletvekilleri genel başkanı ile belediye başkanlarının toplanan yardımları deprem bölgelerine yollayıp olay yerinde yaşananları dinlemek ve çözüm için neler yapılabileceğinin hesaplarını yapmayı amaçlamışlardı.

Kahramanmaraş’ta deprem alanlarını gezen İBB İmamoğlu ve ekibine AKP Kahramanmaraş eski Milletvekili Nursal Reyhanlıoğlu’nun sözlü tacizde bulundu. 

Ekibe 

-Siz burada ne arıyorsunuz? İstanbul’a gidin sizin burada işiniz yok. 

Ekipteki biri 

-Biz buraya depremzedelere yardımcı olmak için geldik yanıtına. 

Reyhanlıoğlu 

-Sizin yardımınıza ihtiyacımız yok “Defol İngiliz Uşağı” demişti.

Tuhaf olan

İngiltere’den enkazdaki vatandaşları kurtarmak için ekip yollanmıştı. Yunanistan ile gerilen ilişkilere rağmen yunanlı politikacılar Türkiye’deki depremde enkaz altında kalanlara kalanların kurtarılması için kurtarma ekibini yollamıştı.

Bu memleket birilerinin değil. Burası benim burası senin çalışma alanın değil demeye kimsenin hakkı yoktur. Üstelik toplumun misafir perverlik anlayışı de buna cevaz vermez.

Kaldı ki yardıma ihtiyacı olanlar adına kimse engelleme yapamaz. Buna hakları yoktur.

Olay öncesinde Reyhanlıoğlu, İmamoğlu’na derdini anlatmaya çalışan depremzedelere de hakaret ettiği görüntüleri ortaya çıktı. Reyhanlıoğlu’nun amacı yapıcı olmadığı gibi provakatif bir davranıştır. Bugün bunlara ihtiyaç olmadığını bilemeyecek kadar biri olamadığı bir dönem milletvekilli olması yeterli gelmediği anlaşılıyor.

Neler yapılmak isteniyor? İmamoğlu bu provakatif sözlere yanıt vermiş olsa hakkında tekrar dava açılması için senaryo mu yazılmak istendi?

'Profesör' unvanlı akademisyen Ali İhsan Göker, depremlerde hayatını kaybeden yurttaşları deprem veya depreme karşı tedbir alınmayan binaların değil, 'Allah'ın öldürdüğünü' iddia etti.

 Hoca bu yorumu İslami dininin hangi ayet veya hadisine dayanarak söylediğini açıklaması gerekirdi.

Bu konuda zelzele süresinde anlatılanlar belirtilmişse kıyamet anı anlatılmaktadır. Dünyanın son bulacağı zamanlardan bahsedilmektedir.

İnsanların aç gözlülüğü hırsı ve bencilliği bizi o zamanlara taşıyacak. Kazanırken doğayı tahrip ederek zenginleşmenin verdiği kazanma hırsı dengelerin bozulmasına neden oluyor.

Depremlerin artması, buzulların erimesi, iklim değişiklikleri, sönmüş yanardağların aktif hale gelmesi, fırtınaların ve hortumların artması, musun yağmurları ile yaşanan afetler. Bunlar doğaya yapılan yanlışlar sonunda gerçekleşiyor.

Kimyasalların doğaya salanımı ozon tabakasının delinmesi ile bir başka afet nedeni olacaktır. Buna rağmen Allah’ın canları alması anlatılmak isteniyorsa doğan her canlının ölümü de tadacağı belirtilmiştir. Depremler sel baskınları insanoğlunun bilimi kullanmadıkları için yaşandığını gizlemekle amaç hâsıl olmaz.

Bilim insanların yaşamlarındaki zorlukları azaltır veya sonlandırır. Deprem bir afettir ve bilimsel olarak korunma yöntemi güvenli bölgelerin seçilerek depreme dayanıklı binaların yapılmasını önermektedir. Depremlerin daha yüksek sarsıntılarla yaşandığı ülkelerde can kayıplarının ülkemizdeki kadar yaşanmaması incelenerek ülkede uygulanmalıdır.

Ülkemiz deprem kuşağındadır.  Yaşananları kadere bağlamak suretiyle ölümlerin ve yıkımların azalacağına inanamaya devam edersek depremdeki kayıplar azalmayacak.

Depremden kaçmayan intihar etmiş sayılmaz. Müstehabı terk etmiş olur. Mustahab nedir?  İslam'da yapılınca sevap sayılan, yapılmayınca günah olmayan eylemlere verilen isimdir. Depremden kaçmayan mutlaka ölür diye bir kural, kaide yoktur. Depremde ölenin imanı varsa mutlaka şehittir.

Hadis-i şerifte, (Suda boğulan, yangında ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, şehittir) buyururdu. İbni Asakir

YAZARIN DİĞER YAZILARI