Dinimiz önce İnsan olmayı sonra Müslüman olmayı öneren ve özendiren bir mükemmel din olarak her inancın en üst seviyesine çıkmıştır. İnsan olmayanın İslam da yeri yoktur, İslam Dininin temeli Namaz ve Hac değil, İnsan olmak ve İnsani değerleri taşımaktır. İnsani yardım günü olan 19 Ağustos gününde öncelikle İnsani yardım ve İslami emirler doğrultusunda bu yardımın önemini vurgulamak isterim. Bu gün özellikle daha çok İnsanlığa ve İnsani özelliklere ihtiyaç duyduğumuz ve Müslümanların bu İnsani özelliklerden uzaklaşması ile birlikte, İnsanların İslam dininden uzaklaştıklarına şahit oluyoruz… İslam dini ey Müslümanlar diye değil, ey İnsanlar diye hitap ediyor ve Mükemmel İnsan olma Peygamberimizin, özelliklerine ve yaşam tarzına davet ediyor… Peygamber efendimiz İslam dini tebliğ edilmeden önce onun toplumda yardımsever, güvenilir ve sevilen biri olması için özel olarak yetiştirilmiştir. İslam dini tebliğ edilmeye başlanılınca, toplumdaki en güvenilir insanlardan biri olması nedeniyle, hemen taraftar bulmuş ve onu inkar etmeden önce onu dinleyerek ona değer vermişlerdir. Peygamberimizin tebliğ ettiği dinde ise insani yardım ve insanlarla yardımlaşma en önemli konuların başında gelmekte hatta Dinin direği niteliğinde bir şart olmaktadır. En büyük yardımlaşma İslam tarihine bakacak olursak, Muhacir ile Ensar arasındaki fedakarca yardımlaşma ve maddi bölüşümde dikkat çekmektedir. Bu gün ki emperyalist, baskılar sonucu çıkarılan savaşlarla, tam bir talana dönüşen sığınmacı hareketi olarak değil, gerçek muhtaç ve ihtiyaç sahipleri için, yapılan fedakarlıklardır. Muhacir, belli bir süre için Medine ye sığınıp daha sonra tekrar Mekke yi fethe etmek için hazırlık içinde olan fedakar İnsanlardan oluşmaktaydı, bunu bu gün ki sığınmacılar ile karıştırmayalım. İnsani yardım ve yardımlaşma olmazsa, mal mülk ve sermaye hep aynı kişiler ve ellerde dönüp dolaşır ve insanların büyük bir bölümü yoksulluk içinde ölüme mahkum olur, bu yüzden İnsani yardım çok önemlidir. “Bakara Suresi, 85. ayet: Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.” “Maide Suresi, 2. ayet: Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” “Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, bizleri muhtaç durumda olan kimselere yardım etmeye yönlendiren birçok ayet bulunur. Örneğin bunlardan birinde, “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır.” buyrulur. Başka bir ayette ise infak konusunda cimrilik edenler, ihtiyaç sahiplerine yardım etme konusunda isteksiz davrananlar şöyle uyarılır: “Allah’ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” Sonuç olarak Allah yardımcıdır ve Yardım edenleri sever!..