?>

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN TAVİZ VEREMEYİZ”

M. Şah Ayaz

1 yıl önce

Bu gün adli yıl açılışı ve bu gün en çok adalete hukuka ihtiyaç duyduğumuz bir gün, hukukun üstünlüğü sağlanmadığı sürece, ne siyasi, nede ekonomik şartlarımızın düzelmesi mümkün değil!

Başlığımın sahibi yani bu cümleleri kuran kişi cumhurbaşkanı ve hitap ettiği kitle ise hukuk adamları yargıçlardır.

Bu gün biz hem dışarıda, hem de içeride hukuk normlarına güvenilmeyen bir ülke olduğumuz için, adaletsiz yargı ve hakimlerin kanunlarının hakim olduğu bu sistemde, maalesef geriliyoruz.

Demokrasiler özellikle hukuk ve adalet normları ile güçlendirildiğinde anlam ve önem kazanır, hukuk hakim olmadığı zaman, demokrasinin nimetlerinden faydalanmak ta imkansızlaşır.

Bakın demokrasimize, partiler var, seçimler yapılıyor, halk özgür iradesini kullanıyor ve yöneticilerini seçiyor!

Ama bu halk ve bu siyasilerin kafasındaki demokrasi, maalesef herkesin hukukuna saygılı ve dünyanın gelişmiş olan hukuk sistemleri normlarına uygun değil.

Yeni bir seçimden çıktık ve çok kısa bir süre sonra yeni bir seçime daha gireceğiz, bu seçimlerde dikkat ederseniz, siyasi partiler arası hukuki olarak eşitlik ve ilkesel olarak bağımsız ve demokratik bir yapı yok!

Muhalefetinin, iktidarı tarafından belirlendiği bir ülkede aykırı sesinin kısıldığı seçmenlerin ise belli bir inanç ve milliyetçilik ekseni üzerinden yönlendirildiği bir seçim.

Veya bundan sonraki seçimler bundan farksız olacağına kim inanır, bu siyasi arenada kim demokrat ve kim hukuka dayalı adil bir siyaset sürdürme iddiasında?

Kürt seçmenlerin manipüle edilerek, onların yalnızlaştırılması, liderlerinin cezaevlerinde tutulması, en büyük ana muhalefet partisinin, sağcı ve faşist bir parti tarafından kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi…

Seçmenlerin tamamen başka çıkarlar ve başka taahhütlerle kandırılarak, sandık başında, hukuk dışı yollarla yönlendirilmesi…

Bu gün ortaya çıkan birçok hukuk dışı yolların uygulanması ve bu yolla her türlü araç ve malzemenin kullanılması!

Bizim nasıl bir hukukun üstünlüğünü istediğimizin açık kanıtı değil mi? Bakın siyasi muhalifler yerine muhalif gazetecilerin mesnetsiz tutuklanması veya iktidarın, hukuk dışı kanunları ile mahkum edilmesi, bizim nasıl demokratik bir ülke olduğumuzu, göstermektedir!

Halkı tamamen algı ile yönetilen, tüm konularda manipüle edilen, bir ülkede, basının ve hukukun özgür olmadığı bir ülkede, demokratik seçimlerin yapılması mümkün mü?

Bu ülkede hukukun üstünlüğünden söz edilir mi, edilse bile kim inanır, bunu iddia edenlerin ise hemen tutuklanarak cezalandırıldığı bir ülkede, insan hakları, yatırımcı hakları, iş adamları hakları ve sermayenin haklarının korunması söz konusu mu?

Bu yüzden biz demokratik bir ülke görünümünü dışarıya veremiyoruz, bu yüzden yatırımcı ülkemize sermaye getiremiyor, bu yüzden ülkemizde iş adamından çok işi hırsızlık olan adamların hakimiyeti sürmekte ve siyasi ekonomik krizler, devam etmektedir.

Biz ne demokratik bir ülkeyiz, ne de hukukun ve adaletin hakim olduğu bir ülkeyiz, ama hırsızlığımız, gayrimeşru yaşam tarzımız, tecavüz ve ırz düşmanlığımız ile tanınan bir ülkeyiz. 

Kim bize güvenir ve kim bize inanır, ilk af ta hırsızları, ırz düşmanlarını, çeteleri, mafya ve tecavüzcüleri dışarı salıp gazetecileri tutuklayan bir ülke…

YAZARIN DİĞER YAZILARI