Kelime anlamı Bir şeyi elde etmek için duyulan güçlü istek, tutku demektir. İnsanın doğasında var olan hırs, duygusu, insanın her şeyin en iyisini, en güzelini, en değerlisini ve en seçkinini üretmeye ve tüketmeye, sahip olma duygusuna yol açmaktadır. Hırs, kimi zaman, öfke ve kızgınlık anlamında kullanılsa dahi esas olarak, sonu gelmeyen, aşırı istek ve tutku anlamında kullanılır. İnsanlar, hırsın gerekliliği ve yararı konusunda farklı görüş ve inanışlara sahiptirler. Kimi insanlar bu duygunun, insan doğası açısından tamamen gereksiz ve yıkıcı bir duygu olduğu kanaatindeyken, kimileri zorlukların aşılması, üstün başarı, yaratıcı ve yararlı üretimler için en azından dozunda bir, hırs duygusunun gerekli olduğunu öne sürerler. Üstün başarı ve yüksek üretimlerin temelinde hırs duygusunun değil, gelişmiş ve doğru bilgi,hayal gücü ve yaratıcılık,kararlılık ve azim,özgüven ve inanma, gibi yüksek insani duyguların yatmakta olduğu gerçeğini esas almakta yarar vardır. Başarılı ve zengin olmak adına, Batman özelinde olayı değerlendirdiğimizde, özellikle ticari alanda yaşanan bazı hadiselerin, aşırı zenginlik duygusu üzerinden insanların nasıl kendi mutluluğu için diğer insanların kaderleri ile oynadıkları onların hayatlarını berbat ettikleri sıkça görülen hadiselerden hemen hemen herkes bir örnek verilebilir bence. Ve esas olarak, hırs duygusunun, insanın yüksek, birincil duygularından birisi olmayıp, korku,kaygı, öfke, güvensizlik, gibi çeşitli duyguların karışımından oluşan bir duygu durumudur bence.Çünkü kendine güveni olan bireyin,geleceğini tassa vur ederken bir başkasına zarar vermeme algısı üzerinde kurar. Hırsın Fazlası Zarar Fazla hırsın, hem toplumsal yaşantımızda hem de doğal çevremizde yıkıcı ve zarar verici etkileri olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekir. Bu duygu toplumsal yaşantımızın kalitesini ve düzenini bozduğu gibi fiziksel ve ruhsal sağlığımız üzerinde de yıkıcı etkilere sahiptir. Olumsuz algılardan beslenen hırs duygusuna; kuşku, korku, mutsuzluk, tatmin olamama, karamsarlık, kıskançlık, kendini aşağı hissetme ya da üstün hissetme duygusu gibi ikincil duygular eşlik eder.
Hırs, kişiyi her şeyin en iyisine, en çoğuna ve en değerlisine sahip olmaya koşullayarak onu, asli parçası olduğu doğaya, birlik duygusu içinde yaşaması gereken insanlık toplumuna yabancılaştırarak ötekileştirir. Burada en önemli husus, insanın asli doğasının en temel ihtiyacı; sevgi, şefkat, iyilik, yaratıcılık, güven gibi birincil duyguları yaşayabilmesidir. Kendi mutluluğunu bir başkasının mutsuzluğu üzerinde tesis edenlerin başarıları ve mutlulukların devamlı olmadığı sonlarının hüsran olduğu çevremizdeki örneklerden de görüleceği üzere herkes bir olaya şahit olmuştur sanırım. Onurlu insanların yaşam felsefesi olduğunu düşündüğümüz ilkeler hırs yüzünden ayaklar altına alınmakta, aile şeref ve hasiyetleri beş paralık olmaktadır.
Onun için hırs dengesini iyi kontrol etmek gerekmektedir. Hırs, eksikliği veya fazlalığı nedeniyle neredeyse hepimizin hayatında bir tehdit oluşturmaktadır. Çocukluğumuz boyunca, eğitim görme, iş bulma ve idare etme konusunda cesaretlendiriliyoruz. Sadece yeterli zenginliğe sahip olma, yeterli derecede çalışma ve ortalama miktarda para kazanma konusunda öğütler alıyoruz. Hırs, büyük düşünmenizi sağlayarak size hedeflerinize ulaşma konusunda büyük boyutta bir itici kuvvet oluşturabilir. Hırslı insanlar, elle tutulur olduğu sürece kendileri için hiçbir şeyin imkânsız olmayacağını inanabilirler. Ancak, hayatında belli kurlarının olduğu unutulmaması gerekmektedir. Hırsına yenik düşen insanların sonlarının zelil olduğu gerçeği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Olaya din penceresinden bakıldığı zaman, hakikaten insanın hayra da, şerre de meyilli olarak yaratıldığını söyleyebiliriz. Fakat imtihanın bir gereği olarak sınır konmamış istekleri neticesinde zulümler, haksızlıklar, kin, haset, adavet gibi kötü duygular ortaya çıkmaktadır. İşte hem şahsi hem sosyal problemlerden birisi de, kötü bir his olan hırstır. Bir başka anlatımla , hastalık, kulun ahreti unutup, dünyaya aşırı bağlanması neticesinde ortaya çıkarmakta olduğu görülmektedir.Hırs, aç gözlülük hastalığıdır. Bu hastalığa yakalanan insanlarda tevekkül, kanaat, sabır gibi güzel vasıflar kalmadığı gibi, insanoğlunun canavarlaştırdığı, acımasızlaştırdığı görülmektedir.
Hazret-i Ali (ra), ‘Ruhun hastalığı hırstan gelir. buyurmaktadır. Topladıklarına doymayan, umduklarına kanaat getirmeyen , gönül dünyaları manevi olarak fakir olan hırslı insanların kalbinde ve ruhunda ilahi ihlas gibi yüksek değerler yer bulunmaz.. Bu yüzden böyle insanlar ömürlerini ancak mal istiflemekle ve hamallıkla geçirirler.ALLAH BİZİ HIRSI FAZLA OLAN KULLARINDAN EYLEMSİN…