Sanal bir alemde, sanal bir ekonomi ve sanal bir sistemde yaşıyoruz, hiçbir şey gerçek değil, hiçbir şey doğru değil…
Tıpkı enflasyon hesaplamaları, tıpkı havuz medyasının manşetleri, tıpkı döviz kurları, tıpkı borsa seansları gibi…
Bu algı dünyasında bu algı sisteminde, algılarla yaşam sürdürmeye çalışıyoruz, bizim yediğimiz lokmalar, çiğnediğimiz ekmek parçaları gibi her şey sanal ve her şey yalancı…
Patlayan bombaların, kimden ve neden patlatıldığı, sınır dışı hareketlerin neden yapıldığı, teröristin terörist mi, sıradan halk mı, dost mu düşman mı olduğu belli değil.
Bu sanal alemde bu spekülatif piyasa da, bu algı sisteminde, bizim bile gerçek olduğumuzdan, kendimizden bile şüphemiz var.
Yasa çıkarılıyor, haberler sansürleniyor, kimse yalan yanlış haber yaymasın, dezenformasyona uğramasın, bu yasayı çıkaranların kendisi dezenformasyon oluşturuyor!
Devlet haberleri ve kaynakları şüpheli durumda, dış mihrakların haberlerine yönelmek zorunda kalıyoruz, onlarında kendi adına dezenformasyon yapıp yapmadıkları şüpheli!
Bu gün çıkıp piyasada sorduğunuzda, Doların fiyatı, 30 TL den pazarlanırken, devlet merkez bankası bunu hala 18’lerde gösteriyor! enerjide aynı, ama iktidar bunların spekülatif olduğu ve bunu yapanların cezalandırıldığı veya cezalandırılacağını iddia ediyor…
Giden cebimizden, zaman ömrümüzden, mekan ayaklarımızın altından gidiyor! Bu hayal ve yalancı dünya da bizim nasıl bir yol çizip rota belirleyeceğimiz meçhul.
Gençlerimiz işsiz ve iş bulmak için simsarlara bir servet ödüyor, iş yerlerimiz, zarar ettiği için iş yerlerini kapatıyor, iktidarın istatistiklerine göre ise işsizlik oranları düşüyor, yeni iş yerleri açılıyor, her tarafta alışveriş son derece iyi, millet alıyor, satıyor!
Her gün bankalar mesaj üstüne mesaj yayınlıyor, ucuz kredi, düşük faizli ihtiyaç kredisi, memurun hesabına kredi, emeklinin hesabına kredi ekliyorlar!
İsteyene istediği kadar kredi vereceklerini söyleyenler, birde asgari ücretin 13 000 Tl olacağı müjdesi, EYT müjdesi, Sözleşmeli personel müjdesi…
Müjde üstüne müjde, kredi üstüne kredi, hatta bedava denilecek fiyata Konut ve araba bile veriyorlar!
Bu işin sonu ne olacak? Nereye varacak kimse sorgulamıyor, bu iktidar neden birden kesenin ağzını açtı?
Üretmeyen ve kazanmayan bir ülke büyümeyen ve büyümesini dış borca bağlayan, dış açığı ile rekor kıran, cari açığı ile dağlar kadar borç yapan bir ülke….
Bu şekilde düzelir mi? Ben söyleyeyim düzelme değil, uçurumdan uçma ve yok olma tehlikesi ile baş başayız!
Bu şekilde, bu bolluk ve bu hovardalık, başkasının kesesinden cömertlik, başkasının kesesinden savurganlık ve popülizm, sonunda yok olmaya ve bitmeye gidiyor.
Bu şekilde yersiz ve bu şekilde kaynaksız, ondan bundan borç ederek, günü kurtarma, göz boyama ve algı oluşturma ile bir şey olmaz ve olacak olan bu halkın perişan ve yoksul olması ile sonuçlanacak!