?>

HEY GİDİ YILLAR 2

RAMAZAN PİLATİN

10 ay önce

Orta okul yıllarında sınıftaki arkadaşların dışında farklı sınıflardan arkadaşlar edinmiştim. Sait Saruhan çok çalışkan ve arkadaş canlısıydı. Şahsi gayreti ile iki yıllık ziraat teknikerliğini kazandı ve Urfa'da okudu. 1980 yılında ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmıştı. 84 yılında avukatlık yapmaya başladı.

Arada bir yazıhanesine giderdim. Her defasında duvarda açık öğretim fakültesinden aldığı bir diplomayı asılı görürdüm. Sayısını bilmediğim kadar diploması şu anda yazıhanesinin duvarlarını süslemektedir. Bu kadar başarılı olma

ına rağmen eski dostları ile olan ilişkilerini koparmadı. Başka biri olsa tam tersini yapardı. Yakın zamanda yaş haddinden emekli olacak. Yıllarca önce başlayan arkadaşlığımız her geçen yılda daha sağlam zeminlere oturdu. O benim değerlendirme göre en samimi dost ve arkadaşım olarak kalacak. Onu tanıdığım için kendimi çok şanslı biri olarak görüyorum.

En değerli arkadaş ve dostlarımdan biri de Kenan Tokgöz'dür. Orta okul yıllarından bizden bir sınıf ilerideydi. Ancak bu bizim arkadaş olmamıza engel olmadı. O ve ailesi şirin evler mahallesinde oturuyorlardı. Kenan ailenin en büyük çocuğuydu. Batman o dönemde bu günkü kadar kalabalık değildi. Bu sebeple şehrin yerleşim yerleri de küçük mahallerden oluşmuyordu. Birkaç dakikalık yürüyüşle mahallerine ulaşabiliyorduk.

Tam da o yıllarda arkadaşlığımızın taşları döşenmişti. Yıl 1978 askerlik baş vurumuz sonrasında sülüslerimizi aldık.

Kütahya Hava Er Eğitim Tugayına katılmak için demir yolları vasıtasıyla yola çıktık. Amacımız üniversiteyi okuyamayacaksa askerliği bir anda bitirip hayata atılmaktı.  Trende sayısını bilmediğim kadar Batmanlı genç aynı birliğe katılmak için yola çıkmışlardı. Talat Atay, Kenan Tokgöz, Emin Taş, Muzaffer Çelik, Muhittin alıcı, Ahmet Karatay, eniştesi rahmetli Ahmet Özdemir, Behçet Vurulmaz, rahmetli Ali İrkin, hatırladığım arkadaşlarım.

Aktarmalı olarak Kütahya'ya gidiyorduk. Eskişehir'de aktarma olup Kütahya'ya ulaşacaktık. Tren saat gece yarısında Eskişehir tren garına ulaştı. Kompartımanda üç kişi kalıyorduk.

-Burada inelim.

-Hem dinleniriz hem Eskişehir'i gezeriz. Birliğe teslim olmamıza iki gün var.

Kenan arkadaş sesiz kaldı. İtiraz etmedi. Üçüncü şahıs,

-Hayır Kütahya'ya gideceğiz.

-Şu an gece yarısı. Oraya ulaşmamız saat ikiyi bulur.

-Hayır biz gidiyoruz.

-Hayır sen gidiyorsan git. Ben gelmiyorum.

Tartışmanın dozu arttıkça Kenan araya girip sakinleşmemiz için çaba harcarken adı önemsiz şahıs kavga etmeye başladı.

-Sen kendini ne sanıyorsun? Babam beni sana mı emanet etti? Herkes kendinden sorumludur. Ben sana bu konuda baskı yapıyor muyum?

O akşam Kütahya trenini bindik saat 2.30 da şehre yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta trenden indik. O yolu yürüyerek şehre ulaştık. Diğer arkadaşların bazıları da bize katıldı. Şehirde geceyi geçirebilecek kadar temiz bir tek otel vardı. Aramızdan biri kapıyı çaldı. Resepsiyon görevlisi bizim asker olduğumuzu bildiği için.

-Otelde yer kalmadı.

Hava soğuktu. Acil olarak bir otel bulmalıydı. Yarım saatlik aramadan sonra bir otel bulabildik. Sanırım iki katlı bir yapıydı. Karanlıkta dikkatlice inceleme fırsatımız olmadı. Yorgunduk ve bütün arkadaşlar yataklarına uzandı çok geçmeden uyumuştuk. Sabah saatlerinde uyandığımız zaman geceyi geçirdiğimiz otelin berbat bir yer olduğunu görmüştük.

Uzun zaman yıkanmamış yer yatakları, bakımsız kerpiç bir binaydı. Kütahya'ya gelmekte ısrar eden şahıssa döndüm.

-Eskişehir'de kalmış olsaydık böyle bir otelde mi gecelerdik.

Şahıs sorumun cevabını vermedi. O gün Kütahya'nın bazı mahallerini gezdik. Birlikte giderek asker tıraşı olduk. Akşama yakın birliğe giderek teslim olduk.

YAZARIN DİĞER YAZILARI