Dünyada ülkelerin ulusal güvenliğini tehlikeye sokan en önemli faktörün artık su ve gıda güvenliği olduğu her geçen gün daha da öne çıktığına şahit oluyoruz. Son Ukrayna Rusya savaşında da görüldüğü üzere, tahıl ihtiyacı açısından dünyanın nasıl krize girebileceği alenen bir daha ortaya çıktı.
Uzun hedeflere sahip ülkeler, kendi ulusal güvenliklerini sağlamak adına onlarca yıl öncesinde stratejik planlar ile yol haritalarını belirledikleri, buna göre önlemler geliştirdikleri ve bazı politikaları uygularken ülkenin iç siyasi çekişmelerine malzeme olmayacak derecede titizlik gösterdikleri bir gerçektir.
Kendi kendine yetmeyecek derecede ,özellikle gıda güvenliğinde dışa bağımlı olmak ,bir ülkenin bağımsızlığını tehlikeye sokabilecek en önemli faktördür. Çok büyük silah ve ağır sanayiye sahip olsanız bile, gıda üretiminde kendinize yetmediğinizde o ağır sanayinin hiç değeri kalmamaktadır. Petrol ve enerji zengini bir çok ülkenin gıda konusunda kendilerine yetmediklerinde ,o enerjinin nasıl işe yaramadığına dair bir çok ülkeden örnekler verilebilir.
Uzatmadan sadede gelmek istiyorum. Türkiye de her geçen gün çiftçilik ile uğraşan ve köylerde yaşayan insan sayısının azaldığı istatistiki bir gerçektir. Üretimin azalması ile gıda fiyatları artmaktadır. Üretimin azalmasına neden olan faktörlerin çokluğu nedeni ile insanlar kar edemediklerinden dolayı ,şehirlere güç etmiş durumdadırlar.
Uzun yıllardan beri hazine arazilerinin çiftçilere satışı ile ilgili çeşitli kanunlar çıkarıldı ,çiftçilerden dilekçeler alındı. En son olarak çıkarılan kanun ile hazine arazilerinin çiftçilere satışında ,bazı kolaylıklar sağlandığı da görülmektedir. Toplulaştırmadan mı ,yoksa başka nedenlerden mi ,kaynaklı bilemiyorum ,ancak bir türlü satışları gerçekleşemiyor. Koca koca sanayi fabrikalarını,telekomu, petkimi,tüpraşı bir çırpıda özelleştirmiş devlet, her neden ise bu arazilerin satışını bir türlü gerçekleştirememektedir.
On yıllardan beri ellerinde olan ekip biçtikleri bu tarlalardan dolayı devletin verdiği bir çok destekten de mahrum kalmaktadırlar. Özellikle her ildeki farklı fiyatların uygulanır olma olasılığı ,belirlenecek fiyatların yereldeki bazı kişilerin takdirine bırakılmış olması gibi faktörler ortadan kaldırılmalıdır. Mesela , komşu iki il arasındaki fiyat farklılıkların olmasını neye bağlayabiliriz?
Özellikle bu arazilere rant gözü ile bakılmaktadır. Kesinlikle bu yanlıştır. Devlet hazine arazileri çitfçilere yani hak sahiplerine bedelsiz verip, uzun yıllarca ekip biçeceklerine dair şerh koyabilir. Bu şekilde bu arazilerin üretim dışında farklı alanlarda kullanılmasını engelleyebilir.
Üretim noktasında ve çiftçilerin nasıl tekrar üretime kanalize olabileceklerine dair naçizane karşılaştırmalı birkaç örnek vermek istiyorum.
Devlet gıda ürünlerinin işletilmesi için kurulacak bir fabrikaya verdiği devlet teşviki üzerinden ele alalım.Örneğin: 6 bölge dediğimiz bir ildeki OSB de gıda ürünleri işletmek üzere kurulan bir fabrika için 15.000,000,00 tl yatırım teşvik belgesi alındığını ve bunun devlete olan maliyetinin ne kadar olacağını hesaplayalım.
Devlet böylesi bir fabrikanın kuruluşunda;
*15,000,000,00 % 18 kdv den vaz geçmektedir. Yani 15,000,000,00 tl lik makina alımında 2.700,000,00 tl kdv alacağından,
*Teşviğin 15,000,000,00 ile tamamlama vizesinin yapıldığını varsaydığımızda vaz geçtiği kurumlar vergisi tutarı :8.250,000,00 tl dir. devlet bu tutar kadar vergisini almaktan vaz geçmektedir.
*Fabrikada 100 işçinin çalıştığını ve bu işçiler için verilen SGK desteğini hesaplayalım. 2022 yılını baz alırsak ;ilk altı aylık dönemde aylık vaz geçilen SGK ödemesi 187,650,00-15.012,00 : 172,638,00 tl bunuda 6 x1 72,638,00 : 1,035,828 tl olmakta,
İkinci altı aylık dönemde ise: 242,662,50-19,413 : 223,249,50 tl . 6 x 223,249,5: 1,339,497,00 tl .bir yıllık devletin toplamda vaz geçtiği SGK alacağının toplamı ise 1,035,828 + 1,339,497,00 : 2,375,325,00 tl dir.
SGK desteğinin 12 yıl boyunca uygulandığını hesapladığımızda :12 x 2,375,325,00: 28,503,900,00 TL
Devletin böylesi bir işletme için vaz geçtiği alacağın toplamı: 39,453,900,00 TL dir.
*eğer kredi alacak ise faiz oranının 7 puanında da destek var.
*İŞKUR,OSB ve KOSGEB gibi kurumların verdikleri desteği de saymıyorum. Elbet teki Sanayiye destekler verilsin ,ancak sanayinin ana ham maddesi olmadıktan sonra boş fabrika neylesin……
Şimdi 30 haneli bir köyde 2,000 dönüm hazine arazisinin olduğunu düşünelim. Dönüm fiyatı kanun maddesi gereği uygulanan indirimler sonrası kalan fiyatının 20,000,00 tl kaldığını da not edelim.
Devletin tüm arazileri bedelsiz vermesi durumunda 2,000 x 20,000,00 : 40,000,000,00 tl olmaktadır. Yani, bu arazilerde yapılacak üretim ve ekonomiye katkısı bir fabrika kadar yok mudur? 30 hane halkı, fabrika sahibi kadar kıymetli değil midir? Bugün bu ekonomik koşullarda, hangi köylü böylesi bir parayı verebilir?
Birde yeteri kadar üretim olmadığı için yurt dışından yapılan ithal üzerinden alınması gereken vergiden ,devletin vaz geçtiğini düşündüğümüzde ise ,varın fecaati siz hesaplayınız.
Devlet gıda ürünleri işletmesi için kurulacak bir fabrikayı bu kadar destekler iken , fabrikanın ana ham maddesine ulaşım için yapılacak desteği neden vermemektedir. Kıytırık birkaç tl mazot desteği gibi ufak tefek ödemeler ile çiftçiliğin revaca geleceğini mi sanıyorlar? Önce o fabrikayı işletecek ham madde olacak ki ,fabrikada üretim yapsın ,yapabilsin.
Batmanda bir çok hayvansal ürünün işlenmesi üzerine kurulu fabrika vardır. Şimdi soruyorum. Bu fabrikalar üretim ham maddesine ne kadar ulaşabiliyorlar?
Yazıyı çok uzatmak istemiyorum. Dünyadaki en stratejik ürün gıdadır. Bu alanda kendi kendine yetebilmektir. Gerisi teferruattır. Yoksa lüks rezidanslarda aç kalır, lüks otomobilleriniz ile o lüks yollarda gidemezsiniz…