İşçi, memur, emekli, işsiz ve iş adamı... tüm kesimler hala bir iyileşme olacağından umutlular, işte ben buna hayret ediyorum.
Bu kadar saf ve bu kadar bilgisiz bir toplum ancak ilkel çağlarda olur, aslına bakarsanız bu toplum bu kadar da cahil ve bilgisiz değil, ama saflığa yatması ilginç.
Yani her şeye rağmen, her olumsuzluğa ve her türlü çaresizliğe rağmen, belki diyerek, oturup kendisine yapılanlara rıza gösteriyor!
İktidarın algı operasyonları, manipülasyonları, gerçek dışı proje ve planlarına rağmen, bu halk hala olacak, belki olur, yaparsa onlar yapar sözleri ile kendini avutuyor.
Dikkat ederseniz halkın kıblesi, inancı ve düşünceleri tamamen dejenere olmuş, ne dindarında Din ile ilgili bir kırıntı, ne solcusunda sol manifesto ile ilgili bilgi, ne milliyetçisinde Milli şuur ve düşünce…
Rasyonel hiçbir proje, olmadığı gibi, reel hiçbir laf kalmamış, toplum tamamen kapitalist zihniyetle, çıkarcı Makyavelist bir düşünce yapısı ile çıkarı için her yolu mubah gören bir toplum.
Bu yalnız halk için değil, siyasilerimiz ve liderlerimizde aynı yapıda ve aynı düşüncede, bakın iktidarın davranışlarına ve çıkarı, yani iktidarı için nasıl her tolu mubah gördüğüne.
Dönüp bakın muhalefet yapan, sözde muhaliflerin çıkarcı tutum ve davranışlarına, biz toplum olarak kurtuluşu ve silkelenmeyi düşünüyorsak, öncelikle bu siyasi yapılanmanın dışında çare aramalıyız.
Ütopik ve hayalci bir iktidarın bize dayattığı bu sistemde, onların saraydan elde edecekleri çıkarları için bizi sözde muhalefete çağırmaları, onların peşinden gitmekle düzlüğe çıkacağımızı sanmak hayal.
Bakın şuanda bile çok radikal ve çok dik durduğuna inandığımız siyasiler ve liderleri, son itirafları ve ortaya çıkan çıkar bağları ile pek te masum olmadıkları ortada.
Her seçimden sonra yenilen ve her seçimden sonra gitmesi şart olan bir lider, iktidarın yolunu açması ile yine koltuğunu korumaya çalışması!
Utanç ve ahlak yapısındaki derin hasarı ortaya koymaktadır, bir daha bu halkı kullanarak, sandık başına götürmek ve dünya aleme bu ülkede sandık var, demokrasi var, halk inandığı için sandık başına yüzde doksanlar düzeyinde giderek, yöneticilerini seçiyor!
İmajı verdirecekler ve bu sayede iktidar dışarıda gayet demokrat, gayet hukuka bağlı ve gayet insan haklarına saygılı bir iktidar olduğunu ispatlayacaklar!
Bunu hem sol partiler, hem sağ partiler, hem de Kürt kökenli partiler 20 yıldan beri tekrarlıyorlar!
Oysa bunların yalanları, iktidarın mağduriyeti ve manipüle projeleri olmazsa bu halk hiçbir zaman inanmadığı bu demokrasi için sandığa gitmez!
Sanırım bundan sonra daha etkili bir propaganda yöntemi bulunmazsa hiç kimse bu rejim için sandık başına gitmez!
Bakın muhalefet liderine ve onun avanelerine, birde ona alternatif olarak kamuoyunda lanse edilen kişilere, hiç biri güven veriyor mu?
Kılıçdaroğlunun Abdullah Gül ile bağlantısına ve saraya karşı sessiz duruşunun altında yatan gerekçelere kadar ortaya saçılırken, ona git diyenler ise alternatif olarak!
İmamoğlu nu gösteriyorlar, peki İmamoğlu kime imamlık yapacak? Onun hangi bağ ile saraya bağlı ve çıkarcı guruplara bağlı olduğunu nasıl anlayacağız?
Anlamayız tabi bir seçimi de onunla kaybettikten sonra anlayacağız, Karadeniz mafyası, Beylikdüzü arazi ve rantiyeci şebekesi, İngiliz kraliyet sarayı sözcüsü!
Bunların tamamı sonra ortaya çıkacaktır, ama şimdi hiç değinilmiyor, zavallı muhalefet bir temiz lider bu kokuşmuş çöplükten çıkaramıyor maalesef!