İnsanoğlu’nun yaşamı boyunca maddi ve manevi bazı güçlere güvenerek ayakta kaldığını ve bu inançla yaşamlarını sürdürdüklerini görüyoruz…
Kimisi maddi gücüne güvenerek, kimisi mal mülk ve çocuklarına, aşiret ve silahına güvenerek, kimisi ise sosyal aidiyetine, kimi insanlar ise devletlerinin gücüne!
Bu güçlerinden mahrum olan ve yalnızlık, yokluk ve kimsesizlik çekenler ise manevi güçlere inanarak, güvenerek yaşamını sürdürmektedir!
Sığınılacak bir manevi güç ve inanılacak bir varlık görmeyenler ise yeryüzünde yapma tanrılar edinerek, bazen bu tanrılar taştan yontulmuş tanrılar, bazen de tanrılara aracılık eden, kutsanmış kişilerle bu boşluğu doldururlar!
Yani inanç ve güven çok önemlidir insanoğlunun yaşamında, bakın tüm tarih kitapları ve tüm semavi din kitaplarında insanoğlunun güven verdiği tüm inanç ve maddi olgularda bu güven sorunu yatmaktadır!
Güvenini yitiren, maddi ve manevi güçler en sonunda ona tabi olanların yok olup gitmesine neden olmaktadır.
Toplumlar güven duymadıkları devletlerinin hiçbir kararını uygulamazlar, en büyük kutsallarına uymazlar ve her zaman şüphe ile bakarlar…
Bakın bu gün Korona adı verilen illet ile tüm dünya gibi bizde ve devletimizde kendi çapında bir mücadele vermektedir.
Sokağa çıkma kısıtlaması, iş yerlerini kapatma, işçileri işsiz bırakma ve tüm mallara zam yapma ile tam bir kriz ortamı oluşturmaktadır.
Diğer ülkeler yani demokratik ve ekonomik yönden güçlü olanlar halklarına ve insanlarına değer verenler, onları açlığa ve yokluğa mahkum etmeden, önce sokaktan alıverdi, sonra işlerinden ve gelirlerinden kopardı ama kendilerini yalnız bırakmadı, onlara bu süre zarfında her türlü maddi yardımı yaptı.
Diğer gelişmiş ülkeler vatandaşlarının iban numarasını isterken, bizim iktidar ve devleti yönetenler ha iban vererek, işsiz ve geliri olmayan insanlarından yardım talep etti!
Daha sonra alınan tedbirler ve yapılan tüm hizmetlerin, yanıltıcı ve rakamların aldatıcı olduğu ortaya çıkınca, devlet iki taraftan güven kaybına düştü!
Ardından her ülke kendine göre bir aşı bularak, biran önce insanlarının aşılanması için, planlı ve programlı bir şekilde, açık ve şeffaf, bilimsel ve inandırıcı bir şekilde aşılarını herkese kabul ettirerek, onları güvenli bir şekilde aşıladılar.
Ama bizde bu aşı meselesi bile güvenli olmadığı gibi birçok şüphe ve birçok iddia ile yapılmaya başlanınca, halkımız bu aşılara şüphe ile yaklaşmaya başladı ve birçok kişi aşı olmaktan imtina ediyor!
Çin aşısı halka, Alman aşısı devlete olunca tam bir güven krizi oluştu, bu saatten sonra yapılacak her türlü aşı ve tedaviye insanlarımız şüphe ile yaklaşacaktır.
Şu an devlet kamuoyu ve basın yayın organlarında ilanlar ve reklamlar vererek halkı aşı olmaya davet ediyor, hatta bu tutmazsa, kapı, kapı sağlık görevlileri ile dolaşma planları yapılıyor!
Güven ve itibarın olmadığı, inancını yitiren bir halk ölmeyi, tedaviye tercih edere, biran önce, devlet ile halkın barışması ve güven sorununu ortadan kaldırması için, reformlara ve yeniliklere ihtiyaç vardır.
Hepimiz ölmeye razıyız ama şüpheli aşıları olmaya değiliz, önce güven!