Pazar günü büyük derbi günü olarak, herkes TV ekranlarına maç seyretmeye kilitlenmişti, Batman sokakları adeta boş gibiydi.
Evlerde, kıraathane ve kafelerde insanların bir birine kenetlendiği ve heyecanla maçın oynanmasını beklediği olağanüstü günlerden biriydi!
Gençlik haftası olması münasebeti ile en çok gençlerin bu derbi hakkındaki tutum ve davranışları dikkatimi çekmekteydi…
Gençlerimizin tamamı iki kampa ayrılmış ve her iki tarafta tam bir şov için hazırlıklarını yapmışlardı, formalar, bayraklar, şapa ve atkıları…
Havai fişekler, fenerler, korna çalıp hava atmak için araçlarda hazır hale getirilmişti, erkek, kız fark etmez taraftar bu akşam caddelerde yürüyecek ve takımını destekleyecekti!
Maçın ilk dakikalarından itibaren Fenerbahçe üstünlüğü ele geçirmişti, il yirmi dakikada kırmızı kartla bir oyuncusunun dışarıda kalmasına rağmen, oyunda azim ve kararlılığı elinden bırakmadı!
Fenerbahçe adeta aslan olmuş kükrüyordu, Ultra aslanın üzerine, nihayet golü buldu ve birçok sarı karta rağmen maçı galip bitirdi!
Gençlerimizi onur mücadelesi veren Fenerbahçe’nin maçtan galip ayrılması ile birlikte, hemen sokağa ve caddelere fırladılar, sarı lacivert bayraklar ve maç sloganları ve neşe ile sevinç ile bu onur maçından galip çıkmalarını kutladılar, kutluyorlardı.
Bu tabloda çok büyük ümitler ve çok yüksek beklentileri ile maçın son dakikasına kadar en azından bir beraberlik golü bekledikleri takımlarından o gol sesini duymayınca adeta yıkılmış gibi oldular!
Bu galibiyeti bu heyecan ve coşkuyu kendileri yaşamaları gerekirken, maalesef hiçbir iddiası olmayan ve sadece onur maçı adını verdikleri bu maçta galip geldiler!
Galatasaraylı taraftar bu mağlubiyeti içine sindiremiyordu, gençler sinirli ve öfkeli, umut ve arzuları kırılmış, boynu bükük bir şekilde ne yapacaklarını bilemiyorlardı!
Oysa tüm hesaplar ve tüm planlara göre onlar lig şampiyonu oluyorlar, onlar her şeye rağmen bu maçta tüm avantajlara rağmen acaba neden galip gelemediler?
Maçta saha avantajı, üç puan önde olma avantajı ve rakip ile 70 dakika on kiş oynamalarına rağmen, birçok sarı karta rağmen, bu maç nasıl kaçtı?
Gençlik bu mağlubiyeti içine sindiremedi ve en sonunda onlarda caddelere yayan olarak ve çılgınca, takımlarını desteklerken, karşı takım taraftarlarına nispet yaparcasına sloganlarını ve tezahüratlarını yaparak, Diyarbakır caddesini, sarı kırmızı renklere büründüler!
Evet, biranda Diyarbakır Caddesi türbinlere döndü, iki takımın taraftarları karşı karşıya geldi ve bir birine laf atmaya slogan ve tezahürat yapmaya başladılar!
Gençlik mağlubiyeti ve mağlup olmayı içine sindiremiyor ve özellikle bu tür olaylarda, gözü dönmüş ve her türlü olayı çıkarmaya müsait bir kitle…
Gençlerimizi bu psikoloji ile işlerde, büyük belalar ve içinden çıkılmayacak felaketler beklemektedir!
Gençlerimiz serseri birer mayın haline getirilmiş ve her an herkes tarafından kullanılabilir şekilde dolu dolu dolaşmaktadırlar!
Bunları kısa bir zaman içinde zapt edip kontrol altına almak lazım, bu gün onları polis kontrol altında tutabildiyse yarın tutamayabilir!
Gençlik çok tehlikeli bir yol ayırımında ve her an patlamak üzere bu öfke patlaması yaşanmadan, onları kontrol altına almalıyız!