İzmir'in dikili ilçesine iki ay önce gitmiştim. Orada bulunan arkadaşları görüp hasret gidermekti amacım. İlçe küçüktü.
Ancak seyahat ve tatil geçirmek için oldukça güzel bir ilçeydi. Deniz kenarında. Denizi temiz ve berrak. Şehir geniş bir alana kurulmamıştı.
Yüksek binalar yapılarak şehir betona dönüştürülmemişti. Kaz dağlarına yakın olması da temiz havaya sahip olmasını beraberinde getiriyor. İlçe halkının gelir kaynağı, tarım, hayvancılık ve turizmdendi. İlçeye gelenlerinin çoğunluğunu yabancı turistler oluşturmuyordu.
Bundan önceki yıllarda iç turizm ilçe halkına tatmin edecek kadar gelir getiriyormuş.
Son birkaç yılda enflasyonun artması iç turizmi durma noktasına getirdi. Dar gelirli vatandaşların seyahat etmek bir yana evlerinden çıkamaz hale geldiler.
Dar gelirli bir vatandaş tatile çıkmak istese en az üç veya dört aylığı tutarında borçlanması gerekmektedir. Normal yaşamında ay sonunun borçlanarak getiren vatandaşlar borçlandıkları zaman borçlarının geri ödemesini yapamayacakları için tatile çıkmıyorlar.
Dikilideki arkadaşlarımdan biri paylaşımlarımın bir tanesine yorum yapmıştı.
Bakalım neler yazmış?
"Ben yazlık yerde yaşıyorum eskiden kalabalıktan yollarda yürüyemiyorduk.
Şimdi her yer seyrek. Caddeler boş araç yok. Her yer bomboş" demiş.
Arkadaşım ülkenin düştüğü ekonomik kendi görüş açısında yorumlamış.
Ülkede sık aralıklarla artan fiyatlarda önemli yeri gıda ürünleri almaktadır. Bu durumu direk tetikleyen unsur ise enerji kaynaklarına yapılar zamlar.
Akaryakıt fiyatlarına gün aşırı zamların yapılmasıdır. Yapılan her zam domino taşı etkisi yaparak tüm ürünlere zamlanmasına sebep olmaktadır.
Verilen zamlar ile üretilen veya yetiştirilen ürünlerin maliyeti arttıkça bunu piyasaya sunan esnaf, işveren, ziraatçı, hayvancılık yapan vatandaşta zam yapmak zorunda kalmaktadır.
Ürünün vatandaşın eline ulaşıncaya kadarki fiyat artışı bununla da kalmıyor. Dükkân veya ev sahipleri enflasyonu bahane ederek yüksek oranlarda zam yapmaktadırlar.
Esnafta etkilendiği zammı satışını yaptığı ürünlere uygulayarak mağduriyetini gidermeye çalışmaktadır.
Ev ve dükkân kiralarındaki artışın tahammül edilemeyecek oranına çıkarılmasının bir örneği bir gün önce yaşadık.
TOB başkanı Rıfat Yönetim Kurulu başkanı olduğu bir AVM de kiracı olan mağaza sahiplerinin karalarına %92,8 oranında zam yapmış.
Bu zam ile mesleğini devam etmek isteyen esnaf kira farkını nereden çıkaracak?
Elbette vatandaştan. Vatandaş ağırlaşan yaşam şartları ile mağdur olmamak için ne yapacak?
Yılda iki defa verilen zammı bekleyecek. Verilmen zam çalışanları emeklileri rahatlatacak mı?
Zamlar durdurulursa belki.
Zamlar devam ederse vatandaşın zammı almadan önce verilecek zam erimiş oluyor zaten.
Gündemin yoğunluğu yaşanan geçmişte yaşanan olayların unutulmasına neden oluyor.
Birkaç ay önce okulların açılması ile üniversite öğrencilere yurt sorunu yaşamaya başlamıştı.
Öğrenciler yurt dışında kalmak istedikleri zaman ise yüksek olan kiralar nedeni ile imkânsızı yaşıyorlardı.
Öğrenciler taleplerini dile getirirken parklarda bankların üzerinde yatarak taleplerini belirtiyorlardı. Okullar başladı yılsonuna geldi okullar kapanacak.
Öğrenciler gelecek yıl aynı sorunu yaşamayacaklar mı? Sorun tekerrür etmemek üzere çözüldü mü?