AKP MKYK Üyesi Metin Külünk, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarla ekonomi yönetimini sert bir dille eleştirdi. Külünk, "2023 yolunda ilerlerken en kritik alan olan ekonomide kaynakların betona, holdinglere ve büyük şirketlere akıtılmasının önüne geçilmeli ve halkın refahına odaklanılmalıdır" ifadelerini kullandı.
Metin Külünk’ün siyasi geçmişi.
Milli Türk Talebe Birliği Orta Öğrenim Yönetim Kurulu Üyeliği, Akıncılar Teşkilatı, Milli Selamet Partisi İl Gençlik Yönetim Kurulu Üyeliği, AK PARTİ İstanbul İl Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyeliği, İstanbul İl Teşkilat Başkanlığı, İstanbul İl SKM Başkanlığı görevlerinde bulundu. Yayımlanmış 5 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunmaktadır.
Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi.Twitter hesabından paylaşımlarda bulunan Külünk, şu ifadeleri kullandı:
"1.Kalkınma göstergelerinin en önemlileri halkın mutluluğu ve refah seviyesidir. Özellikle dar gelir grubu ve orta sınıfın refahı ekonomi yönetiminde temele oturtulmalıdır. Ekonomi bürokratlarının ne hikmetse ilgisini çekmeyen bu alana acilen dokunulmalıdır.
Metin Külünk en az 5 yıldan bu yana yaşanan ekonomik ve hukuki sıkıntıları dile getirmesi anlamlı. Ancak! Dile getirmek için neden bu kadar geç kaldığı merak edilmektedir.
Türkiye'de en az kazanan ile en çok kazanan arasındaki fark 23 kattır. En tepedeki %10'luk nüfus toplam gelirin yaklaşık %55'ine sahipken, en alt %50'lik nüfusun toplam gelirden aldığı pay %12'lerdedir.Bu bilinmeyen bir mesele değildir. Yıllardır bazı bürokratların ve eski AKP li bakan ve milletvekillerinin birçok kuruluşun mütevelli heyetinde veya yönetim kurullarında görev alarak birden fazla gelir elde ettiği bilinmektedir. İş adamlarının ve fabrikatörlerin gelirlerinin belirlenen miktarlardan daha fazla kazandığı bilinmektedir. Kişi başına düşen gelirin hesaplanması sırasında asgari ücret alanlar ile iş adamlarının kazançlarının toplanarak kişi başına bölüştürmesi ile elde edilen gelir oranları ülken vatandaşlarının kişi başına düşen gelir olarak değerlendirmesine bugüne kadar tepki vermemesi ilginçtir.
3.En üstteki %10'luk kesim toplam servetin %67'sine sahipken, en alttaki %50'lik nüfus toplam servetin sadece %4'üne sahiptir. Acaba ekonomi yönetimi bu tabloyu okuyor mu? Bürokratlar bu tablodan haberdar mı?
Bu açıklamayla anlatılmak istenenler daha önce de dile getirilebilirdi. Külünk’ün bu tespiti doğrudur. Bugün mecliste olan birçok milletvekili bu gerçekleri kabul etmemektedir. Asıl üzücü olan yıllarca iktidar milletvekili olarak görev yapan politikacılar yaşananlara sesiz kalırken bugün iktidarı eleştirmektedirler. Bu gerçeklerin açıklanması iktidar millet vekillerinin gelecekleri konusundaki endişeleri sebebi ile mi dile getirilmemektedir? Ülkenin kalkınma oranlarından yoksul kesime verilen gelir miktarının onlarca katını yüksek gelire sahip vatandaşlara gittiğini bilmek için müneccim olmak gerekmiyor!
4.Sürekli büyüme rakamı açıklayarak sokağın gönlünü almak mümkün mü? Çünkü sokağa indiğinizde büyümeyi hissedenlerin çoğunun %10'luk dilime sahip kesim olduğunu görüyoruz. Mevcut politika ve tercihler alt ve orta gelir grubundan daha çok %10'u mutlu ediyor.
Tamda bu yüzden kullanılan bir deyim vardır. Büyüme rakamları yayımlanırken aktarılan değerler ile vatandaşın aldığı ücretle yaşamındaki kalitenin uyumlu olmadığını anlamaktadır. Bu nedenle TÜİK in verilerin doğru olmadığını anlıyor. Ancak! Durumunu etkin bir şekilde dile getirecek bir kurum veya siyasetçiler etkili bir şekilde eleştiri yapmadıkları için iktidar uygulamalarından bir adım dahi geri atmadan uyguladığı sistemi devam ettiriyor.
Vatandaş kazancının insanca yaşamı sürdürmesi için yeterli olmadığını sözlü olarak söylemekte ısrarcı olsa, halkı kışkırtmak kin ve nefret yüklemek amacı ile eylem yaptığı söylenip ifadesi alınır. Israrında devam ederse ceza evine dahi atılabilir. Tamda bu sebeple milletvekilleri var. İktidar veya muhalefet partili olmaları yaşanan acı gerçekleri vatandaşlar adına söyleme cesaretini göstererek gerçek görevlerini yerine getirmekle sorumludurlar.