Geçen hafta sonu Merkez bankası para kurulunun aldığı faiz kararı ile ekonomide tam bir deprem yaşandı.
Hiçbir ekonomist ve aklı başında vatandaşın beklemediği 100 baz puan faiz indirimi ile aniden yükselişe geçen dolar haftayı 8.887 den kapatırken, bu hafta yine yükseliş beklenmektedir.
Ekonominin etkisi siyasete şöyle yansıdı, sokaklarda, yatan öğrenciler, marketlere hücum eden zabıtalar, sürdürülemeyen bir yapının sonuna gelindiği sinyalleri!
Yüksek gıda ve market fiyatlarının önüne geçmek için marketlerin etiket kontrolü, yurt bulamayan öğrencilerin sokaklarda yatmasına iktidarın verdiği yanıtlar gerçekten, aklı başında tepkiler değildi.
Her gün vergi ve devletin ürettiği hizmet sektörlerinde zam üstüne zam gelmesi, akaryakıt fiyatlarının ve gıda fiyatlarının tüm dünya da yükselmesi, girdi maliyetlerinin yükselmesi…
Dışa bağımlı olan bir ekonomide, ürettiği tüm malların yüzde sekseninin ithal ikame mallarından oluşması, haliyle tüm ürünlerin zamlanmasına neden oluyor.
Bu zamların kaynağı, ne marketlerdir, ne de sanayi üretiminde bulunanlardır, dikkat edilirse, ÜFE yüzde kırk seviyelerinde aylık yükselirken, TÜFE, TUİK verilerine göre yüzde 19 yükseliş gösteriyordu.
Bu istatistik gösteriyor ki, üretilen mamullerin değerinin yüzde ellisi piyasaya ve raflara yansımış, yani marketlerin maliyetin altında ürün satmaktadırlar!
Birde izlemekte olduğumuz dış politika ile Dünyada ki itibarımızın da çok düşmesi hem ekonomiyi hem de siyaseti hareketlendirdi.
Türkiye saray heyetinin Amerika dan dönmesi ile birlikte, Batı bloğu ve Amerika ya karşı verilen tepkiler, bu hükümetin artık devleti yönetme kabiliyetini yitirdiği düşüncesi ile muhalefet tam bir seçim havasına girerek, çözüm sürecine girdiğini görüyoruz.
İlk önce CHP liderinin Kürt sorununu çözmek için HDP muhatap demesi ile birlikte, İYİ parti liderinin ben cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakan adayıyım demesi, siyasi kulisleri hareketlendirdi.
İktidarın her gün her cepheden kan kaybetmesi, her çıkan sorunu mantık ve akıl dışı yöntemlerle çözmeye kalkışması…
Alınan bu kararların ise her gün halkı sıkıntıya koyması, cebindeki paranın erimesi, boğazından geçen lokmanın küçülmesi ile bu iktidardan kurtulma yolunu araması, bu hareketlenmeye neden oldu.
En önemli hareketlenme ise Lahey mahkemesine gidecek yol un açılması için Avrupa da kurulan, sivil bir mahkemenin Türkiye deki İnsanlık suçu ve İşkencelerin yargılandığı bir sürecin başlaması ile içerde tamamen kaldırılan hukuk ve yasaların dışarıda ikame ettirilmesi…
Birçok doyanın açıldığı ve resmiyete dökülerek, geçerlilik kazanması için tam bir sistematik çalışmanın başlatılması, iç hukuk mekanizmasının durmasına rağmen, insanların, dışarıda Uluslararası alanda hak aramalarının ilerde iktidarın başının bir hayli ağaracağı…
İşte bu yüzden bence de seçim çok yakın ve bence çok çalkantılı bir döneme gireceğiz.