Son günlerde ABD’ nin dengesiz başkanı tarafından KUDÜS ‘ün Siyonist israil’in başkenti olarak kabul edeceğini belirtmesi üzerine yine birçok kesimden infial sesleri ve protestolar başladı. Aslında İsrail BATI ŞERİA ‘yı işgal ettiği 1980 yılından bu yana KUDÜS’ü başkanet ilan etmiş ,tüm devlet mekanizmasını ,meclisini, merkez bankasını, genel kurmay başkanlığını Kudüs’e taşımıştır. Yalnız buna karşı dünya ülkeleri kendi büyük elçiliklerini taşımamış ve TELAVİV’de bırakmışlardır. Zaten ABD de KUDÜS’ün İSRAİL’in başkenti olduğu kararını vermiş ancak ,ABD başkanlarının her 6 ayda önlerine gelen tasarıyı erteledikleri bilinmekteydi. Yani bu gelişmeler sanki yeniymiş gibi yapmak gerçekçi olmayacaktır. Bir çok kendini islamcı gösteren bazı kesimlerin ABD seçimlerinin TRUMP un kazanmasını büyük sevinçler ile karşıladıklarını da unutmuş değiliz.
Tüm islam coğrafyasında bir kanserli çıban gibi çıkan bu devlet ,her geçen gün Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri açmaktadır. Yıllardan beri gelen bu zulümleri biz Müslümanlar olarak her seferinde sanki yeni duyduk ve ilk kez oluyormuşçasına bir iki günlük öfke duyma seansları dışında hiçbir şey yapmamaktayız.
Bazen, İsrail ile yapılan siyasi ve ekonomik anlaşmalar derhal iptal edilmelidir, denildiğinde her seferinde ,aslında ticaret ayrı siyaset ayrıdır cevabı ile karşılaşmaktayız. Bugün ortadoğudaki hemen hemen tüm ülkelerin kimlerin maşası ve iki dudağı arasında olduklarını söylemeye gerek var mı bilmiyorum? Örneğin, daha bu yaz ayında yirminin üzerinde islam ülkesini bir araya getiren ve adına islam ordusunu denilen orduyu kuran ve buna öncülük eden SUUDİ ARABİSTAN’NIN hali ortadadır. Bu devlet öncülüğündeki islam ülkeleri mi İSRAİL’e karşı geleceklerdir. Buna kim inanabilir ki? Ortadoğu da ırk-mezhep ve ideolojik çatışmalar devam ettiği sürece islam birliği adına hiçbir gelişme olmayacaktır. Bugün başını İRAN ve SUUDİ ARABİSTA’ nın çektiği mezhep savaşlarının orta doğuyu ne hale getirdiği apaçık ortadadır. Örnekler ile bunu anlatmaya gerek yok sanırım.
Her seferinde bir çok devletin Filistin meselesi üzerinde farklı siyasi çıkarlar peşinde oldukları ve bunu kullandıkları görülmektedir. Örneğin son yaşanan gelişmeler üzerine güya kendini İsrail’in en azılı düşmanı ilan eden İRAN’dan çok ses çıktığını görmedik. Kerkük meselesinde gösterdiği kıvraklık ve siyasi tavır KUDÜS olayında göstermediği apaçık ortadadır. Diğer islam ülkelerin hali de İran’dan aşağı değildir. Mısır, Ürdün, Suudi ,katar vb. tüm ülkelerin kimlerin ağzı ile hareket ettikleri ve bir hiç olduklarını tekrardan söylemek yanlış olmayacaktır herhalde.
Bir gün gazeteciler eski İsrail cumhurbaşkanı Şimon PEREZ’e şöyle bir soru sorarlar .”Efendim KUR-AN’ı KERİM de sizin devletinizin yıkılacağını haber veriyor diye soru sorar. Şöyle cevap verir. ”KUR-AN’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin düşünürüz” olmuştur. Aslında yukarda anlatmak istediğim ve işin özünü açık ortaya koyan şey verilen cevaptadır.
Bugün Ortadoğu coğrafyasında nerde hukuk ve adalet vardır diye biri soru sorsa verilecek cevaplar ne olacaktır? Her yaptığımız hatayı her seferinde bir başkalarına yükleme kolaycılığından kurtulmadığımız sürece ve dünyaya aşık olduğumuz sürece bizden bir şey çıkmaz diye inanıyorum.
Geçende bir tv programında konuşan MEHMET OKUYAN hocanın dediği üzere hiçbir şeyi yapmadan çaba göstermeden ALLAH’tan dilemek kolaycılığını bırakmamız gerektiğini çok güzel açıklıyordu. Onun için ALLAH’IN bize yardım etmesi ve dualarımızı kabul etmesi için gerekli şartları yerine getirmemiz gerekmektedir. YOKSA BİZ MÜSLÜMANLAR OLARAK DAHA ÇOK EBABİL KUŞLARINI BEKLEYECEĞİZ….