21 Ocak Dünya sarılma günü, ben bu makaleyi hazırlarken, geçen Cuma günü daha Ocak ayının 20 siydi, ancak gazetemiz Cumartesi günleri çıkmadığı için yazımın da Pazartesi günü yayınlanacağını bildiğim için, bu makalemin geç te olsa, okuralar ulaşmasında bir sakınca olmadığını düşünüyorum.
Sarılma yılda sadece bir gün olacak bir psikolojik ve fiziksel olay değil, sarılmanın önem ve ehemmiyetini düşünecek olursak, bunu özellikle sevdiklerimizden esirgememiz gerektiğini ifade etmek lazım.
Sarılma ilk doğan bebeğin anne tarafından sarılması ve o anda meydana gelen manevi bir bağ, mezar başında acısını paylaştığımız dost ve yakınlarımızın rahatlaması…
Sevenlerin hemen her zaman sarılmak istemeleri ve sarılma ile meydana gelen büyük aşkların altında yatan nedenler…
Neden bu sarılma eylemi İnsanlar tarafından bu kadar önemli ve bu derece etkileyici oluyor, bunun Psikolojik ve sosyolojik nedenlerine bakalım.
“Dünya Sarılma Günü 21 Ocak'ta kutlanan bir gün. Ülkemizde bu günün anlamı çok bilinmese de, dünyada insanların birbirine dokunarak sevgilerini gösterdikleri, dokunmanın önemini vurguladıkları bir gün. Peki dokunmak, kişinin, sevdiği birinden gelen fiziksel temasını hissetmek neden önemli?
Bu sorunun cevabı sinir sistemimizde yer alıyor.
Sevdiğimiz bir bireyden gelen fiziksel temas sonrası vücudumuz oksitosin adı verilen bir hormon salgılıyor. Biyolojik işlevinden ötürü bağlanma, sarılma, aşk hormonu olarak da adlandırılıyor oksitosin çünkü sarılma, dokunma sonrası karşımızdaki bireye olan bağlılığımız, duygularımız bu hormon sayesinde kuvvetleniyor.
Psikolojik olarak da değerlendirdiğimizde, cenaze gibi derin üzüntüler hissettiğimiz günlerde, sevdiğimiz insanların yanımızda olması, bizi sarılarak teselli etmeleri acımızı hafifletiyor.
Üzüntümüz büyük olsa da fiziksel temasla acılarımızın üstesinden daha kolay gelebiliyoruz. Bu yüzden cenaze veya ayrılık sonrası yaşanan yas sürecinde, sosyal çevremizden aldığımız fiziksel ve psikolojik destek, yas günlerini daha kolay atlatmamızı sağlar.
Oksitosinin anne adayları üzerinde de bağlanmayı sağlayan etkisi vardır. Bazı anne adayları, doğum sonrası bebeklerini sevememekten, onlara bakamamaktan korkar.
Bunun nedeni genelde gebelikte yaşanan hormonal değişimlerdir veya anne adayının bebek sorumluluğu almaya yönelik hissettiği tedirginliği de olabilir. Ama doğum sonrası, anneler bebeklerini kucaklarına aldıkları ilk andan itibaren, vücutlarında oksitosin hormonu salınımı artar, bu da bebeklerine koşulsuz ve kuvvetli bir bağla bağlanmalarını sağlar.
Kadınlarda oksitosin hormonunun erkeklere göre daha fazla işlevi var. Özellikle bebekle birebir temasta, emzirme sırasında daha fazla salgılanır. Bu da 'annelik içgüdüsü' nün biyolojik açıklaması olarak görülebilir.”
Yukarıda bilimsel olarak açıklamaya çalıştığımız sarılmanın faydalarını, özellikle fiziksel ve duygusal sarılma ile yakın çevrenin bir birine güvenen ve inanan insanların bu güvenlerini tazeleme açısından çok önemli.
İnsanların güven içinde bir olması kendini güçlü his etmesi açısından da çok önemli bu yüzden bu günü kutlama günü olarak dünya da birçok ulus katlamaktadır.
Sarılma günü; “Dünya sarılma günü, sarılmaya ve kucaklaşmaya adanmış yıllık gerçekleşen bir etkinliktir. İddialara göre dünya sarılma günü ilk olarak 21 Ocak 1986'da ABD, Clio, Michigan'da kutlandı.Dünya sarılma günü fikri, herkesi aile ve arkadaşlarına daha sık sarılmaya teşvik etmeyi amaçlamaktadır.”
Sevdiklerimize sıkı sıkıya sarılalım, onları güven içinde ve güçlü olarak yanlarında olduğumuzu duygularımız ve sarılmamızla gerçekleştirelim.