Artık sana (bu) ilim geldikten sonra kim seninle onun hakkında çekişirse de ki: «Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimiz ve kendinizi çağıralım, sonra (hepimiz bir arada olarak) dua ve niyaz edelim de Allah ın lanetini yalancıların üstüne okuyalım».
Bir buçuk asrı geçen zaman önce indirilen Kuran i Kerimin Al i İmran süresinin 61 ayetinde belirtildiği gibi bilgi geldikten sonra hepimiz birlikte hareket ederek. Allah ın lanetinin yalancılar üzerinde olması için dua edilmesini emrediyor. Yalan ve inkâr bütün kötülüklerinin başıdır. Toplumda savaşlara neden olabilmektedir. Yalan ve yalancılık fitneye sebep olur toplumun bir birleri ile düşmanlaşmasına neden olur. Bu gün yalan konusunda aynı duyarlılık gösteriliyor mu? Yalan günümüzde hemen her kesimde söylenir oldu. Politikacılardan tutun da ülkedeki sorunlar nedeniyle serzenişte bulunan vatandaşlara yönelik acımasızca yalan atarak böyle bir sorunun olmadığını ispata çalışılması mağdurun daha da zor günleri yaşamasına neden olmaktadır. Bakın Nisa süresinin135. Ayetinde Allah u Teâlâ neyi emrediyor?
Ey iman edenler! Hakk üzere durup adaleti yerine getirmeye çalışan (hâkimler) ve Allah için (doğru söyleyen) şahitler olun. (Dürüstlükten ve hakkaniyetten asla uzaklaşmayın.) Velev ki bu şahitliğiniz kendinizin, ana-babanızın veya akraba ve yakınlarınızın aleyhine bile olsa! (Yine doğruluktan ve Hak'tan ayrılmayın. Üzerine şahitlik veya hâkimlik yapacağınız kimseler,) Onlar ister zengin olsun ister fakir bulunsun (yine sakın adaletten ve doğru bildiğinizden caymayın). Çünkü (taraflar kim olursa olsun,) Allah ikisine de sizden daha yakındır. (Yani, bizzat O’nun kullarıdır, buna rağmen adaleti buyurmaktadır.) Onun için siz adaletten ayrılıp haddinizi aşarak (Hak’tan yüz çevirip) nefsinizin havâsına uymayın. Eğer (adaletten ve doğru şahitlikten) dilinizi eğip bükerseniz veya büsbütün Hak’tan yüz çevirirseniz, Allah şüphesiz yaptıklarınızdan Haberdardır. (Bunun hesabı ve azabı çok ağırdır!)
Bu kadar kesin emirler olmasına rağmen bu gün kurallara uyulmaması yanlışın doğru olarak gösterilmesi manasına gelmektedir. Mesele hakkında daha detaylı yorum yapılabilir. Ancak! Sorun meselelerin anlatımı değildir. Oluşan düzensizliğin sonlandırılması meselesidir.
Benim inandığım din, fakirliği övmez, ona teşvik etmez. Bilakis fakirliği küfrün kapı komşusu olarak telakki eder: "Fakirler az kalsın kâfir olacaktı." İslam Peygamber'inin ve Ali'nin yetiştirdiği en mükemmel insan olan Ebuzer şöyle der: "Fakirlik bir kapıdan girince, din öbür kapıdan sıvışır."
Bu isabetli teşhis, Hz. Ali'nin "Aç olanın dini olmaz." yorumu ile de desteklenmektedir.
Günümüzde bu sözlerin ne kadar haklı olduğunu görmemiz mümkün. İşsiz ve aşsız kalanlar her türlü yasal olmayan eylemlere tevessül edecek durumdadırlar. Yoksul aile çocuklarının yoldan çıkarılmaları çok kolaydır. Onlara para vererek her türlü ahlaksızlığı yaptırabilecek birçok illegal yapı mevcut. Erkek çocuklara uyuşturucu, hırsızlık, gasp hatta para için adam öldürmeye varan olaylarda kullanılırlar. Yoksul ailelerin kızları da aynı illegal yapılanmalar tarafından fuhuş batağına çekilirler. Ülkedeki ekonomik sorunlar bu yapıların oluşmasına zemin hazırlar.
İslam dini döneminin en kapsamlı sosyal yardım kurallarının kabul edildiği dönemlerdir. Maddi durumları iyi olan Müslümanların gelirlerinden infak ettikleri paralar Bey tül malda toplanır ve yoksul Müslümanlara dağıtılırdı.
Bu gün de benzeri yardım kuruluşları var. Ancak farklı siyasi düşüncesi olduğu için yardım alamayan birçok yoksul vatandaşa üvey evlat muamelesi yapılması hangi mantığa hizmettir? Yoksulluğun düşünceye endekslenerek ayrımcılık yapılması hem hukuki hem de dini olarak yanlış olduğunu görevliler tarafından çok iyi bilmektedirler.
Birçok yoksul âlilerine yardım edilmediği için çıkış yolu olarak ölümü seçebilmektedir. Maddi sıkıntılar nedeniyle din değiştenler var mıdır? Bu konuda yorum yapmak zor. Ancak! Yoksul vatandaşların İnançlarının zayıfladığı muhakkaktır.