Acınır mı, acınmaz mı bilemem ama bir diktatör daha tarihin acılı sayfalarına gömülünce, bundan ders çıkarmak biz yaşayanların görevi…
Esat rejimi, babadan oğula geçen tam bir kanlı ve gözyaşı dolu bir rejim oldu, tüm azınlıklar ve tüm muhaliflere adeta kan kusturan bir rejim.
Ortadoğu ve dünyanın diğer ülkelerinde bu değişmiyor, önce emperyalizmden icazet alınıyor, iktidara gelindikten sonra, kanla ve baskı ile dikta yönetimini oluşturarak, baskı rejimi oluşturuyorlar!
Kimse baskı, şiddet ve gözyaşlarının ahının çıkmayacağını hesap etmesin, özellikle İslam coğrafyasında çıkan diktatörlerin, çok acımasız olduklarına şahit oluyoruz, Allah bizi korusun ama yıllarca, iktidarı elinde tutan Saddam, Kaddafi, Şah gibi liderlerin sonu!
Bu liderlerin tamamı, iktidarda kalmak için, çeşitli hileler, çeşitli baskı ve şiddet olayları ile muhalifleri sindirmeler, kan ve gözyaşı içinde iktidar yürüttüler!
Sanayi yerine Cezaevleri, hastane yerine mezarlıklar inşa ettiler, halkın malını talan ettiler, çete ve mafya ile hukuku yok ettim şiddet uyguladılar!
Bakın şu anda İran halkının durumu ve üzerlerindeki baskılara, Mollalar tam bir şiddet merkezi haline geldiler!
Şimdi dönelim komu ülke Suriye’ye, yıllarca Suni nüfusu ezmek ve yok etmek için yapmadığı şiddet, baskı ve talan kalmadı.
Hama ve humus olaylarını 1982’de yaşanırken bu iki ilde bulunan Suni Müslümanlara uçaklarla bombalar yağdırdı.
Tam bir istihbarat devletine dönüşen Suriye rejimi, yatak odalarına kadar giren istihbarat elemanları, binlerce kişiyi yargısız infazla yok etti.
Cezaevlerini sadece suni oldukları için günahsız ve ilgisiz insanlarla doldurttu, onlara her türlü işkence ve baskıyı uyguladı.
Kendi rejimi yaşasın diye hiçbir mezhep ve hiçbir azınlığı tanımadığı gibi, yaşam haklarını ellerinden aldı.
Özellikle ülkenin Kuzeyinde yaşayan Kürt nüfusu hiç tanımadığı gibi onları insandan ve vatandaş olarak ta tanımadı.
Onların siyasal örgütlenmelerine şiddetle karşı çıkarak onlara gaz bombası ve yangınlarla toplu katliam yaşattı.
Kürtlerin dört parça da görmediği baskı ve şiddeti bu ülkede Esat rejimi onlara yaşattı, Kürtler buna rağmen özlerinden benliklerinden ve kimliklerinden ödün vermediler.
En son olaylarda ve tüm örgütlenme ve güçlenmelerine rağmen Beşar Esat’tan istedikleri bir diyalog yolu bile onlara çok görüldü.
Bu süreç içinde rejim güçleri ile iyi geçinen ve onlarla iş birliği yaparak toraklarını ve canlarını korumaktan başka hiçbir şey yapmayan Kürtler, toprak ve işgal talepleri olmadı.
Devlet bölünüp herkes saldırıp onların heykellerini yıkmaya çalışırken, Kürtler sadece kendilerini savundular, nihayet bir diktatör daha tarihe kavuşunca Kürtler de özgürlüklerine kavuştu!
Bu bölgenin ders çıkarması gereken çok taze bir örnek olarak ortada duruyor Esat ailesinin sonu.
Diktatörün kendisinden çıkmasa da, çocuklarından çıkıyor, zulüm ve baskıların hesabı!