?>

BİLİM VE AKLIN YOLU, AYNI KAPIYA ÇIKAR-1

RAMAZAN PİLATİN

2 yıl önce

Ülkede yaşanan o kadar fazla haber olacak olay var ki; bunların hangisinden başlayacağımı şaşırdım. İlk mesele asgari ücret belirleme komisyonu ile ilgili yazım olacak. İmamoğlu'nun dünkü mahkemesinde ceza almasını bir sonraki yazıma bırakacağım. Üç kesimin katılacağı toplantıda işveren sendikası adına Özgür Burak Akkol, Türk iş sendikası genel başkanı Ergün Atalay Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Vedat Bilgin hükümet adına komisyona katılacaktı. 

Komisyon kurulmadan önce partiler ve sendikalar farklı ücretleri açıklarken bir gazeteci Vedat Bilgin'e "Asgari ücretliye verilecek zam % 50 olur mu"?

Bakanın yanıtı;

-Hayali değil gerçekçi bir rakam üzerinde durmak lazım" dedi.

7.12.2022

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'dan bomba açıklama: "Asgari ücret pazarlığında kırmızıçizgimiz 7 bin 785 TL. olacak."

Başkan ve Ergün Atalay bu açıklamaların yaparken asgari ücretlilere beklenenden daha fazla zam verilmeyeceğine yönelik açıklama yaptığı yorumlandı.

Bu Ergün Atalay'ın ilk yanlışı değildi. Önceki asgari ücretin belirlenmesi için toplanan komisyonunda Ergün Atalay önündeki mikrofonun kapalı olduğunu düşünerek heyete başkanlık yapan aile ve çalışma bakanına

-Konuşma uzasa işi karıştıracaktık.

Bu sözleri ile toplantının uzamamasını amaçlarken verilecek zamların az olmasına da katkı sunmuştu.

1 Temmuz 2022 tarihindeki ek zam konusundaki açıklamayı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşması bitince Ergün Atalay’a dönerek,

-Mutabık mıyız?

-Evet

Ergün Atalay bir sendika başkanı olarak asgari ücretlilerin sıkıntısız bir yaşam sürdürmeleri için çaba göstermeliydi.  Başkanı olduğu sendikanın her ay paylaştığı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını ya okumuyordu ya da görmezden gelmişti.

Girdiği her komisyonda asgari ücretliye verilen zamların iki ay içinde eridiğini bildiği halde verilecek zammın yüksek olması için çaba harcaması hayra yorulmadı.

Onun ön konuşması iktidarın ve işverenler sendikasının asgari ücretin belirlenmesi konusunda zorluk çıkarmayacağı manasına gelmiştir.

Böylesi önemli bir komisyonunda yıllardır bir sendikanın genel başkanlığını Atalay asgari ücret en az 10.000 lira olmalıdır. Çünkü bugün açlık sınırı 7.785 liradır demeliydi.  Ergün'ün yorumu bütün işçi kesimleri tarafından olumlu karşılanmamıştı.

Yaptığı bu hataya rağmen “bunu söylemek istemedim” demesi Asgari ücrete verilecek zamdan anlaşılacaktır. Ülkede sendikaların önemini kavramak oldukça zor.

Çalışanların tümü sendikalara üye olmalıdırlar. FARKLI SÖKTÖRLERDE ÇALIŞANLAR İÇİN DE SENDİKALAR KURULMALIDIR. MİLYONLARCA ASGARİ ÜCRETLİ OLMASINA RAĞMEN SENDİKASIZ OLMALARI NASIL ANLATILABİİR.

Bir başka sorun ise ülkede sendikalaşmanın yok denecek kadar azaldığı görülmektedir.

Sendikalar bütün yetkilerini kullanarak sendikasız işçi çalıştıran resmi veya özel sektörde sendikasız çalıştırılanlar için sendikalılığını başlatarak çalışanları sendika güvencesi altına almaları gerekir.

Sendikalara üye olmak isteyen işçiler için sendika yasalarının verdiği yetkililer kullanarak destek vere bilirler. Herhangi bir iş kolunda 10 işçi çalışıyorsa ve onların sendikalı olmak istemeleri yasal haklarıdır.

Sendikalarında talepte bulunan çalışanları desteklemesi görevidir.

Ancak! Sendikalı olmak isteyenlerin talepleri kanunda yazıldığı gibi gerçekleşmeyebiliyor.  Genellikle işçilerin bu talebi işverenler tarafından kabul edilmez.  İşveren firmasında çalıştırdığı işçilerin sendikalı olmasını istemez.

Çünkü işveren asla sendika ile muhatap olmak istemez. İşverenler sendikasız işçiye her isteğini yaptıra bilir. İşveren sendikalı işçiye bu zorbalığı yapamayacağını bilmektedir. Bu sebepten iş yerindeki sendikalaşmayı engellemek için başvuran işçileri işten çıkartılırlar. Bu durumda iktidar yaşananlara müdahil olmazlar.

Oysa sendikalı olan çalışanların vergi ve sigorta primlerini işveren tarafından devlete ödemeleri zorundadır.

Ödenecek her kuruş hazineye ve SGK ya maddi olarak katkı sunacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI