Türkiye’de bazı yaşlı insanlarımızın maaş sözcüğünü ‘mayış’ olarak telaffuz ettikleri görülmektedir. Yazımızın konusu da mayışlar ile ilgili olacaktır.
Kim ne derse desin, sosyal medyanın toplum ve iktidarlar üzerinde çok etkiye sahip olduğu gerçeğini hiç kimse göz ardı edemez. Ülkelerdeki birçok sorun sosyal medya üzerinden gündemleştirildiğinde olumlu ya da olumsuz izler bırakmakta ya da bırakabilmektedir.
Yine son birkaç günün tartışma konusu, farklı görevlerdeki devlet memurları arasındaki maaş farklarının anormal olduğuna dair tezlerin dille getirilmesi karşımıza çıkmaktadır.
Tabi hiçbir meslek gurubuna hakaret ve küçük düşürücü anlamda değil, sadece gerçekten de eğitim seviyesi ve toplumsal katkısı anlamında değerlendirme yapıldığında çok büyük adaletsizliklerin olduğu görülmektedir.
Niye fazla alıyorlar değil, neden diğerlerine az veriliyor, şeklindeki iki soru üzerinden değerlendirme yapıldığında tartışmanın mantıklı zemine oturması sağlanmış olacaktır. Yoksa bir meslek gurubuna elbette ki yüksek maaş verilebilir. Peki diğerlerine neden verilmiyoru konuşmak, sorgulamak, nedenlerini tartışmak doğru olacaktır.
Kimisi, bu maaş farkları tartışmalarının gerçek olmadığını kabul edebilir ve inanabilir. Hatta inandığına şahit olduğum çok kişiyi de bilirim. Tabi herkesin bakış açısı farklıda olabilir.
Yine tekrar etmek isterim. Bir meslek gurubuna neden çok maaş verildi değil de, diğer meslek gurubundaki insanlara neden az verildiği kıyaslaması üzerinden gidecek olursak daha mantıklı olur diye düşünüyorum.
Bazı alt kademede görev yapanlar var ki, yaptıkları fazla mesai ve diğer haklar ile birlikte üstü konumundaki kişilerden fazla maaş alabilirler.
Konumuz şudur. Maaş dağılımında eğitim ve görev pozisyonları üzerinden değerlendirme yapıldığında toplumsal vicdanı yaralayacak hadiselerin yaşanmamasıdır. Yoksa keşke herkes elbette ki hak ettiği ücreti alabilsin.
Şahsen son zamanlarda gördüğüm üzere genelde alt tabakadaki çalışanların ücret atışlarının yüksek derecede eğitim görmüş çalışanlara oranla adil düzeyde olmadığına inanıyorum.
Yine sosyal medyadan birkaç alıntıyı örnek vermek gerekir ise “doçent akademisyen maaşı 11,305,99, en düşük bekçi maaşı 10,293 TL” şeklindeki çok sayıdaki örneklemeleri görmek mümkün. Tabi bu tutarlar gerçekten de doğru mu bilemiyorum.
Ancak, son zamanlarda toplumda bu algının çok kuvvetli bir şekilde dillendirildiği ve özellikle sağlık çalışanlarından çok büyük serlenişlerin olduğuna hep şahit oluyoruz.
Özellikle eğitim seviyesi yüksek meslek gruplarının yurt dışına çıkış gibi seçenekleri değerlendirdikleri ve gençler arasında yurt dışına gitme eğiliminin üst seviyede olduğuna dair izlenimlerim ve şahit olduğum hadiseleri çevremdeki insanlardan da görebiliyorum.
Tabi ki hiç kimseye akıl verme gibi bir pozisyonda değiliz. Yalnız gördüklerimiz ve okuduklarımız karşısında bir nebze bile olsa var olan gerçekliği dillendirmek istedim.
Toplumun olmazsa olmazı olan bilim insanlarını küstürmek, onları şevksiz bırakmak ve onların bu algıya itilmesine mahal verecek davranışlardan uzak durmak gerekir.
Biraz konusu farklı olacak belki bu arada aklıma gelmişken söylemek isterim. Bugün birçok memur kendi işinin yanında artık emlak ve oto alım satım işini yaptığına ayaküstü ticaret ile ilgilendiğine bizatihi şahit oldum ve oluyoruz. Bakıyorsun ki, adam X görevinde memur emlak ve oto alım satım işi yapıyor.
Özellikle okumuş adama değer yok algısı, ALLAH muhafaza gençler üzerinde olumsuz etki yapması durumunda ülke için ileriki süreçlerde büyük olumsuzluklara neden olacaktır.
Çünkü günümüzde sosyal medyayı en çok takip eden kesimler onlardır.