Urfa ve Adıyaman’da yağan yağmur toprağın suya doyması ile sonuçlanmamıştır.
Yağan yağmurun arazi üzerinde uzun süre kaldıktan sonra derelere veya ırmaklara akması ile toprak suya doyar. Yağmur sularının akacağı alanlar kapandığı andan itibaren su aynı yolu takip eder.
Ancak yolu bulamayınca artan hacmiyle önünü açarak engelleri aşar.
Bu sırada önünde kurulmuş bina veya yol köprü ne varsa yıkan geçer. Bu arada can kayıpları da yaşanır. Yağan yağmur yağdığı sürece debisi artar.
Beraberinde getirdiği her şeyi taşıyabileceği noktaya kadar taşır.
Toprağın yüzeyindeki verimli tabakayı da alıp Kara kaya ve Atatürk barajının gövdesindeki gölete taşır. Bunlara engel olmak için orman ve çime ihtiyaç vardır.
Dayatılan çarpık yapılaşma ile bu alanlar da inşaat için açılarak yok edildi.
Sayın bakan bu açıklama ile toprağın yağmura doymasını önemserken bunca olumsuzluğu görmemesi tuhaf.
Gelelim ülkede bu kadar olumsuzluk yaşanırken ülkenin kalkınmaması sorununa.
Bunu bir örnekle vererek anlatmakta yarar vardı. Almanya ikinci dünya harbine girmeden önce geniş ve sağlam yollar yaptı.
Savaş sırasında hava alanlarına iniş yapamayan uçaklar yapılan bu yolların üzerine indirilmiş. Savaş bitti üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu yollar gerektiğinde kullanılabilecek kadar sağlam ve tedbir amaçlı bekletiliyor.
Amerika’da fırtınalar ve kar yağışları ile cebelleşir.
O bölgedeki yapıların yatay pozisyonda inşasına izni verilmiştir. Yaşanan fırtına ve su baskınlarında can ve mal kayıpları bu sayede asgari seviyede tutulmuştur.
Bir başka ilginç yapılaşma da New York’ta görülür. Zemini sağlam olduğu için şehrin bütün yapıları gökdelen tarzında inşa edilmiştir. TARIM ARAZİLERİNİN OLDUĞU BÖLGELERDE İSE BETONLAŞMA YOKTUR.
TEK KATLI VE BAHÇELİ PRAFABRİK EVLER TERCİH EDİLİR.
Amaç gerektiğinde bu bölgelerin tarıma açılarak ülkelerinin kıtlık veya açlık yaşamaması amacına yöneliktir.
Onlar bir yapıyı yaptıkları zaman sağlam ve güvenilir yaparak bozulmamasını sağlayıp bir daha masraf çıkarmayacak tarzda yaparlar. Bizde tam tersi yaşanır.
Yollar, köprüler, hava alanları, binalar ve yüksek yapılar zemini sağlam alanlarda kurulmaz. Bu da yapıların afetler sonrasında yıkılması ve yeniden yapılması ile sonuçlanır.
Tarım alanları imara açılarak ülkenin tarımsal ve hayvansal gıda ihtiyaçlarının ithal edilmesine sebep olur hale getirildi.
Kendi kendine yeten bir tarım ülkesiyken tarımsal ürünlerin dışarıdan ithal edilmesi ekonomin sırtına bir başka yükü koymak demekti.
TAMDA BU SEBEPTEN ÜLKE GELİŞMİŞ ÜLKELER GURUBUNA DÂHİL OLAMIYAR. İKİ İLERİ BİR GERİ. BAZAN İKİ İLERİ ÜÇ GERİ YAPARAK GERİ KALMIŞ ÜLKELER GURUBUNDA KALIYORUZ..