Batman’da son yıllarda, özellikle altın ticareti ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren esnafların karşılaştığı finansal krizler nedeni ile artan intihar olaylarına üzülerek şahit olmaktayız.
Bizde kendi yaşımıza göre çok yer ve insan gördük. Ancak, BATMAN milleti başta gençleri kadar hızlı zengin olma hayalleri peşinde koşan bir millet görmedim. Bunu bir Batmanlı olarak ve bizzat bir inşaat yap-satçısı tarafından kandırılmış ve mağdur edilmiş birisi olarak söylüyorum.
Bizi de kandıran kişi 30’lu yaşlarda olan birisiydi. Tüm bu çabaların altında, hızla yükselen zengin olma hırsı ve lüks yaşama özleminin bir sonucu olarak değerlendiriliyorum. Ne yazık ki, bu bireyler yalnızca kendilerini değil, aynı zamanda onlara güvenen müşterilerini, yakınlarını da büyük üzüntü ve mağduriyet yaşatmaktadırlar.
Acımasız rekabet ortamı, hızlı kazanç sağlama beklentisi ve kolay yoldan zengin olma arzusu, toplumun önemli bir kesimini adeta vahşileştirmiş ve birçok insani değerden yoksun bırakmıştır.
Özellikle genç nesil arasında yaygınlaşan zenginlik hırsı, sadece ekonomik bir sorunu değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik bir krizi de beraberinde getirmiştir.
Ayrıca her işi yapabilirim özgüveninin verdiği handikaplar ile bu yollara giren insanlar sonunda büyük hayal kırıklıklarını yaşayabilmektedirler.
Maalesef son zamanlarda bu yolda maddi güvencelerini yitiren, borç batağına saplanan ya da beklentiler karşılanmayınca hayal kırıklığına uğrayan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Günün sonunda, intiharlar ve sosyal çözülmeler bu hırsın yarattığı tahribatın acı bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Olaya etkisi bakımından, bazen tefeciler gibi finansal çıkar grupları da bu krizden nemalanarak, daha büyük mağduriyetlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadırlar.
Saf niyetle birikimlerini değerlendirmek isteyen veya bir daire satın almak için yatırım yapan masum insanlar ise bu döngünün en savunmasız kurbanları olmaktadırlar.
Hukukun olaylara çözüm getirmemesi veya geç sonuçlanması ile birlikte insanlarda acziyeti ve hukuka olan güvensizliği doğurmuştur. Bu kısır döngüyü kırmak ve toplumsal farkındalığı artırmak için Batman’da sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin iş birliği yapması kritik bir öneme sahiptir.
Özellikle inşaat sektöründe, yap-sat modeli üzerinden yapılan satışlarda devlet güvencesinin getirilmesi bir zorunluluk haline gelmiş durumdadır.
Herhangi bir sigorta veya devlet teminatı olmadan yürütülen bu işlemler, binlerce kişinin mağduriyetine yol açıyor ve açmıştır. Bu yüzden, Türkiye genelinde ve Batman özelinde bu tür yatırımların denetim altına alınması ve tüketici haklarının korunması adına ciddi adımlar atılmalıdır.
Yap-sat modeli, müteahhitlerin tamamlanmamış projeleri satıp bu satışlardan elde ettikleri gelirle inşaatı tamamlamaları esasına dayanıyor.
Ancak, güven kaybı yüzünden insanlar artık bu projelere önceden yatırım yapmaktan çekiniyor, bu da projelerin yarım kalmasına ve daha fazla işveren ve vatandaşın mağduriyetinin doğmasına yol açmaktadır.
Sektördeki bu güven krizi, sadece bireysel yatırımcıları değil, aynı zamanda müteahhitler ile birlikte, çalışanları ve tedarikçileri de etkilemektedir.
Yap-sat modeline duyulan güven kaybı, yeni projelere olan talebi azalttığı gibi, bu da işsizlik, yatırımların durması ve ekonomik durgunluğa neden oluyor. Özellikle projelerin sigorta ve devlet güvencesine tabi tutulmaması, bu tür yatırımları daha riskli hale getirmektedir.
Çözüm için, inşaat sektöründe devlet güvencesinin getirilmesi, projelerin sigortalanması ve müteahhitlerin mali yeterliliğinin düzenli olarak denetlenmesi gibi önlemler alınmalıdır.
Bu şekilde, sektöre olan güven yeniden tesis edilerek yeni yatırımların önü açılabilir ve daha güvenli bir inşaat piyasası oluşturulabilir.
Aşırı zenginlik hırsının ve lüks yaşam arzusunun yarattığı bu çarpık düzenin toplumsal yapıya verdiği zararlar giderek derinleşmektedir. Toplumsal uyanış, farkındalık ve devletin destekleyici önlemleri olmadan bu sorunun çözüme kavuşması güç görünüyor.
Zenginlik Uğruna Her Şey Mübah Olmamalı Bence…