Düdüklü tencere misali, buharla dolan tencereye bir nefes aldırmasanız, havasını almazsanız, o buhar basıncına dayanamayıp patlamaya mahkûm.
Biz Türkiye de toplumun ötekileştirilmesine çalışan yeni bir baskıcı rejim ile karşı karlıya olduğumuzu biliyoruz, çete ve mafya kontrolünde, bir siyasi İslam sistemi oluşturulmaya çalışılıyor!
Bu sistem tam bir ucubeye dönmüş ve tam bir bunalım ortamı oluşmuştur, felsefe ve ilkelerin yok olduğu inanç ve düşüncenin tersyüz edildiği, ben yaptım oldu felsefesi…
Ahlak diyorsanız, o da ne? İnanç diyorsanız yok öylesi, gelenekler ve görenekler tamamen ilkel ve çağ dışı olarak tanımlanıyor.
Sadece ötekileştirmek ve belli bir kesimi ezerek eziyet etmek için, pandemi yasakları arasında, kalan gece müzik dinleme yasağı…
Birçok pop şarkıcısının sahneye çıkmalarına yasak getirilmesi, halkın eğlence kültürüne engel olmaya çalışılması…
Başı örtülüler ile sakallı ve cübbeliler cumhuriyeti haline gelen, Laik ve Kemalist sistemde bu tür yasaklar olan potansiyeli sıkıştırıp patlatmaya yönelik çabalar!
Bunun sonucunda ne mi olacak?
İşte olacaklar Dünya’nın en büyükleri arasına giren Tarkan’ın Pop müzik konseri, İzmir in kurtuluş yıldönümü ve en önemlisi ise, iktidarı ve onun ortağını çıldırtan, CHP’nin kuruluş yıldönümünde toplanan 2 milyon insan!
Bundan ders alması gereken iktidar, bu sonuca göre geri adım atarak, özgürlük ve hakları teminat altına alacağına, yaptıkları yanlıştan geri adım atacaklarına, İzmir belediye başkanını topa tutarak, kin ve nefret tohumları ekmeye devam ediyorlar!
Bu kafa ve bu zihniyet, Osmanlının son yıllarında bile bu kadar sert bir uygulamaya geçemiyordu, bundan yüz yıl önce bile bu kadar anlayışsız ve baskıcı bir sistem yoktu.
Buna dikkat çekmek isterim toplumlar ve milletlerin yok olmasına neden olan en büyük gerekçe, sistemlerin adaletten, hak ve hukuktan uzaklaşmaları, baskı ve tehditten nemalanmaları olmuştur.
Uluslar ve devletler hiçbir zaman dış güçlerin müdahalesi ile yıkılmamıştır, içerden halkın güvenini yitiren ve halkını huzursuz eden, iktidarlar elleri ile ülkelerini düşmana teslim etmek zorunda kalmışlardır.
Bakın tarihe ve çöken imparatorluklar ile hükümdarların yönetim şekillerine, halkı mutlu, huzurlu ve özgür olmayan uluslar, en ufak bir dış müdahale ve en zayıf ordular karşısında mağlup olarak diz çökmek zorunda kalmışlardır.
Kendi isteği ile ve inanarak, savaşa çıkmayan bir ulus, bilinçli olarak vergi ve bağışını yapmayan bir halkın başındaki iktidar ve yönetimler ne kadar zengin ve güçlü olurlarsa olsunlar, mağlup olmaya mahkûmlar.
Bu dünde böyleydi, bu günde, bu yurt geneli için olduğu kadar yurt içi ve hatta illerin yönetiminde de böyle oldu olacak.
Bu ister bir belediye bir il yönetimi olsun, isterse bir devletin başındaki siyasi iktidar veya saltanat olsun, hiç fark etmez…
Önce, halkın inanç, gelenek ve göreneklerine saygılı, onların özgür yaşamlarını garanti etmek ve onlara baskı uygulamamak olmalı, bu halk onuruna, aşına, inancına ve düşüncesine el uzatanları çok kötü bir şekilde cezalandırmasını bilir.
Bu gün iktidar Kemalist Din ve Dindarların oluşturduğu ucube bir inanç sistemi ile halkın inancını ve düşüncesini ortadan kaldırmaya çalışıyor, buna ne Kemalist’i, ne dindarı, ne dinsizi müsaade etmez, bunu en küçük fırsatta bile ortaya koymaktadırlar!